İslam’da kadınla ilgili yazılan kitaplara bakıldığında iki husus göze çarpmaktadır. Birincisi, Eski Roma, İran, Çin, Hind, Babil, Yunan ve Arabistan’da kadının durumunun ne kadar kötü olduğunun altı çizildikten sonra İslam’ın kadına sağladığı avantajların sıralanması. İkincisi ise, çağdaş Müslüman kadının durumunun iyi olmadığını söyleyenlere, Avrupa ve Amerika’da kadının durumunun hiçte anlatıldığı gibi olmadığını ispat etme gayretine girilmesi.

İslam’ın kadın ile ilgili kural ve prensipleri cahiliye dönemi olarak adlandırılan İslam’dan önceki dönem yeterince bilinmeden anlaşılamaz. Ancak kadına verilen bu haklar “İslam’dan önce kadınlar bu haldeydi İslam onların durumunu iyileştirdi, bu kadarı onlar için yeterli” anlamında da ele alınmamalıdır.

İslam tarihi boyunca Müslüman kadının haksızlığa uğradığını söylemek hem İslam dinine hem de Müslümanlara haksızlık olur. Ancak İslam dininde gündelik yaşamda kadınlara birtakım haklar verilmiş olmasına rağmen Müslümanların bu hakları ya tanımamış ya da uygulanmasına izin vermemiş olduğu da bir gerçektir. Sahip olduğumuz verilere baktığımızda İslam ülkelerinin hemen tamamında erkekler kadınlardan daha eğitimli, daha zengin ve güçlüdür.  Üstelik İslam ülkelerinde kadına yönelik şiddet daha yaygındır. Özellikle kadınla ilgili İslami inanç ve prensipler ile Müslüman toplumlarda kadının gerçek statüsü arasında büyük fark vardır.

Kur’an ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in kadınlara sağladığı haklar ortada iken, Müslüman kadınlar bu hakları kullanmada engellemelere uğramaya devam etmektedirler. Müslüman kadınlar bu haklarını kullanamadıkları için onların kızları da bu hakları öğrenememektedir. Bunun sonucunda gelecek nesillerin hakları Kur’an ve sünnet tarafından değil ataerkil anlayış ve feodal kültür tarafından belirlenmektedir.

Kadınla ilgili sorunlar konusunda Batı dünyası, İslam dünyasına önyargılı yaklaştığı için, İslam dünyası ise gündelik yaşamda gerçek İslami uygulamalara yer vermedikleri için eksik yaklaşım içerisindedirler. Batı dünyasının İslam inancına karşı ilgisizliği, O’nu olduğundan farklı gösterme isteklerinden ötürüdür. Müslümanların hatası ise, gerçek İslam’ın yerini örf, adet ve geleneklerin ve hatta hurafelerin alması, kısaca o topluma ait kültürel unsurların din haline gelmesi ve bunun kuşaktan kuşağa sorgulanmaksızın aktarılmasıdır.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır..