İslam'da Kadın İstihdamı-II

 

Resulullah ( s.a.v.) ‘ın huzurunda okuduğu şiirlerden hoşlandığı ve ilginç bulduğu bayan şairlerden biri olan Hansa bintiAmr b. Şeridgibi yeteneklilerin yanında, Rufeyde el- Ensari gibi bütün hayatını sıkıntıya düşen kimselere yardımla geçiren ve yaralıları tedavi eden sağlıkçı bayanlarda mevcuttur. Ashab-ı Suffe namıyla anılagelen gençlerin eğitim aldığı Mescid-i Nebevi’de kadınlara mahsus bir suffanın varlığı, öğretimde kadınlarında en az erkekler kadar nasiplendiğini ve bu konuda her iki cinse de eşit muamele edildiğini göstermektedir. Zaten Hz. Peygamber (s.a.v) devrinde kadın cinsiyetinin, medeni ölçüler içinde kalmış kadın – erkek ilişkilerinde hiçbir kısıtlayıcı tesiri olmamıştır.

Hz. Ayşe’nin siyasi işlere katılması, Müslüman kadının sahip olduğu hukukun sınırlı olmadığını gösteren bir delildir. Hz. Ayşe, yüksek fıtratlı, açık zihinli bir kadındı. Onun kadınların savaşa katılmayıp hacca gitmeleri emredilmeden ve örtünmeye dair hüküm nazil olmadan evvel bazı gazalara iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Hatta bazı rivayetlere göre Hz. Ayşe Bedir Savaşı’nda bulunmuş, Uhud Savaşı’nda Hz. Ayşe yaralılara sırtında taşıdığı kırbadan su veriyordu.

Hz. Ayşe’nin tarih ve edebiyata vukufu, hitabet ve şiirdeki kuvveti ondan ders okuyanlar tarafından rivayet edilmektedir. Hişam b. Urve diyor ki: “Hz. Ayşe kadar Kur’an’a, helal ve harama vakıf, şiirde söz sahibi kimse görmedim.” Hz. Ayşe zamanının tıbbını da bilirdi. Hz. Peygamber’in hastalığı esnasında onu ziyaret eden doktorların verdiği ilaçları öğrenir, bunları Hz. Peygamber’e hazırlardı. Yine katıldığı savaşlarda yaralıları tedavi ederdi.

Sahabi hanımlar, sormak istediklerini rahatlıkla Hz. Peygamber'e ya da hanımlarına sorabiliyorlardı. Cuma, bayram namazı gibi cemaatle kılınan namazlara katılabiliyorlar, Hz. Peygamberi dinleme fırsatı bulabiliyorlardı. Ayrıca Hz. Peygamber onların isteği üzerine, bir gün bir mekan tahsis etmişlerdir. Öyle ki birçok sahabi hanım Resulüllah'tan hadis rivayet etmekle kalmamış Ummu'd-Derda gibi bazı hanımlar da hadislerin uzak diyarlara da ulaşmasını sağlamışlardır. Bilmediklerini öğrenme, bildiklerini öğretme gayreti içerisinde olmuşlardır.

Sonuç olarak, sahabi hanımlar, en çok bilim dalları içerisinde birçok dini hükmün mesnedi olan hadis ilmiyle meşgul olmuşlar ve birçok sahabe ve tabiun sahabi hanımlardan hadis rivayet etmiştir. Onlar bu konuda ellerinden geleni yapmışlar ve sünnetin sonraki devirlere intikalini sağlamanın ve Allah’ın ve Resulü’nün övgüsüne mazhar olmanın hazzını bu hizmetle daha çok tatmışlardır.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır..

 

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Nisan 2022 11:59