Tuesday, Apr 23rd

Last update11:34:36 AM GMT

  • Create an account
    *
    *
    *
    *
    *
    Fields marked with an asterisk (*) are required.

Muhyiddin İbni Arabi: Hayatı ve Eserleri

  • PDF

İbni Arabi, 28 Temmuz 1165 tarihinde Endülüs’ün Mursiye şehrinde yani bugünkü İspanya topraklarında dünyaya gelmiştir.

Bilinmeyen bir sebeple 8 yaşında ailesiyle birlikte İşbilye’ye bugünkü Sevilla’ya geldi.

Ailesi Arab Tay kabilesine mensuptu. Yakın akrabaları hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da anne ve babasının nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Babası hürmet edilen bir kimse olmasının yanında meşhur filozof İbn-i Rüşt’ün yakın arkadaşıydı.

İbnül Arabi babasını çok Kuran okuyan fıkıh ve hadis ilmiyle meşgul olan takva sahibi bir zat olduğunu söyler. Nur isimli annesinin ise, Ensar soyundan geldiğini Fatıma bintül Müsenna adlı bir kadın velinin sohbetlerine katıldığını söyler. Akrabaları arasında tasavvufa kendini adamış kimseler bulunmaktadır.

 

İbni Arabi, İspanya’da dünyaya gelmiş, Miladi 1182 de genç yaşında İbni Rüşd (ö.1198) gibi dev İslam filozofundan dersler almıştır. Dolayısıyla İbni Rüşd'ün hocası İbni Tufeyl (ö.1186) ile de münasebeti olmuştur.

Zaman geçtikçe farklı coğrafyalar ve şehirleri dolaştıkça ilmi birikimi daha da artmıştır.

İbni Arabi'nin 78 yıllık hayatını iki bölüme ayırmak mümkündür. Birinci bölüm Endülüs'te geçmiştir. İkinci bölüm ise, Afrika, Hicaz ve Anadolu'da geçmiştir. İbni Arabi 18 yılını Anadolu'ya ayırmıştır. Anadolu'ya gelişi ve orayı mesken tutmasının hikmetlerini kendisi büyük bir İslam devletinin burada kurulacağını işaret etmesiyle alakalıdır. İşaret ettiği devlet Osmanlı devletidir. Anadolu’ya yerleştiği sıralarda Anadolu Selçuklu Devleti vardı.

10 Kasım 1240 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam kentinde vefat etmiştir. Kabri, Şam dışında bulunan Kasiyyun dağının eteğinde bulunmaktadır.

12. ve 13. yüzyıl Endülüs'te yüzlerce hadis alimi yaşamaktaydı ve bunların neredeyse hepsinin hadis kitapları bulunmaktaydı. İbni Arabi, ilk zamanlar hadis ilmine duyduğu ilgi yüzünden Endülüs'te bulunan büyük hadis hocalarından hadis dersleri aldı. Bu hadis alimleri bizzat kendi kitaplarını okumaktaydılar. İbni Arabi önce bu dersleri takip etmekte; daha sonra bu hadis kitaplarının muhtasarını(özetini) yazmaktaydı. Endülüs'ten ayrıldığı zaman bu kitapları yanından ayırmadı gittiği ülkelerde bu kitapların çoğaltılmasını sağladı. Aynı şekilde seyahat ettiği ülkelerde bulunan hadis alimlerinin hadis derslerini takip etmekteydi.

Rivayetlere göre, Muhyiddin İbni Arabi ölmeden kısa bir zaman önce Şam halkına: “Sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır” demişti.  Bereket versin ki Şam halkı bundan bir şey anlamamış, bu sözleri yaşlı bir kişinin hezeyanları olarak değerlendirmişti.  Nitekim fazla bir zaman geçmeden İbni Arabi 78 yaşında Şam’da vefat etmişti.

Ne yazık ki kendisini sevmeyenler İbni Arabi'ye olan nefretlerini mezarından çıkartmaya çalıştılar. Onun mezarını kirletip, üzerini çöplerle doldurmuşlardı.

1516 yılında Yavuz Sultan Selim, Şam’ı Osmanlı toprağına katmıştı. Şam'a geldiğinde Yavuz Sultan Selim: Muhyiddin İbni Arabi'nin “taptıklarınız ayağımın altında” dediği yer neresidir? diye sorar. Kendisine gösterilen yeri kazdırır, bakarlar ki tam İbni Arabi'nin ayağını bastığı yerde bir küp altın gömülü.

Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim Muhyiddin İbni Arabi’nin kabrinin bulunduğu yere türbe, cami ve imaret inşa ettirir.

Böylelikle İbni Arabi’nin kabrinin Yavuz Sultan Selim tarafından bulunacağını bildiren kerameti yıllar sonra gerçeğe dönüşmüştür.

İbni Arabi ne söylemişti?

"Sin, şın'a galb oldukta Muhyiddin’in kabri ortaya çıkar"

Demek ki büyük Mutasavvuf "sin" ile Selim’i, "şın" ile de Şam’ı kastetmiştir.

Eserleri

Hadis konusunda bu kadar araştırma sonucunda İbni Arabi'nin de hadis kitapları yazdığını biliyoruz. Öncelikle ansiklopedik eseri olan Fütuhatta bol miktarda hadis kullandığını söyleyebiliriz, Futuhat'ın dışında, Muhadaratü'l-Ebrar, Mişkatu'l- Envar ve daha birçok hadis kitabı olduğundan söz edilmektedir. Ancak bunların bazılarının elimizde nüshası bulunmamaktadır.

Konya da iken "Risaletün Envari"yi yazmıştır. Selçuk meliki tarafından hüsn-ü kabul görmüştür.

Zaman zaman civar kentlere seyahatler yapmış olup Şam da kendisinin Fütuhat-ı Mekkiyye'den sonra en büyük eseri olarak kabul edilen "Füsusu'l-Hikem"i kaleme almıştır. Fenâ Risâlesi, Marifet, Hikmet, Ruhul Kuds, Tâcur Resail ve Risaletül Envar gibi eserleri de bulunmaktadır.

Arap diliyle kaleme alınan eserlerinin pek çoğunun, Türkiye ve yurt dışında çevirileri yapılmıştır. Nitekim Divanul Maarif adlı eserinde “O zaman sözümün hem doğuya hem batıya ulaşacağını bildim” ifadeleri, onun öngörüsüne delil gösterilmektedir.

İbn Arabî, Futuhat’taki yazdıklarının hepsinin ya Kâbe’yi tavaf ederken veya murakabe için Harem-i Şerif’te oturduğu esnada Allah’ın kendisine açmış olduğu şeyler olduğunu ve önce kendisine bunların okutulduğunu ardından “Rabbânî ilkâ ve İlâhî imlâ” ile satıra geçirildiğini söyler. Yani bu satırlar ona göre Allah’tan gelen varidatlardır. Kendisine gelen vâridâtı ya çok süratli bir şekilde bizzat kaleme aldığı veya yanındakilere yazdırdığı bilinmektedir. Nitekim Mevâkıbu’n-Nücûm adlı hacimli (300 sayfa) eserini on bir günde, Tedbîrâtü’l-İlâhiyye’yi dört günden daha az bir sürede, Tenezzülâtü’l-Mevsıliyye’yi birkaç günde, Celâl ve’l-Cemâl’i bir günde, Kitâbü’l-Hüve’yi bir sabah vaktinde, Ķasemü’l-İlâhî’yi ise bir saatte yazdığını belirtir.

İbn Arabî eserlerinde eski bilgelerin özlü sözlerini nakletmekte de bir sakınca görmemiş ve Hipokrat, Aristo, Büyük İskender, Pisagor, Sokrat ve Eflâtun’a atfedilen hikmetli sözlere isim belirtmeden yer vermiştir.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır

Son Güncelleme: Salı, 25 Nisan 2023 00:50

Bizi Takip Ediyor musunuz ?

Biz neredeyiz ?

  • Gökkuşağı Mahallesi 1104. Sok. 19/24 Balgat - Çankaya - Ankara

  • Tel: (+90) 505 8894038

www.muhder.com