Thursday, Mar 28th

Last update11:06:35 PM GMT

  • Create an account
    *
    *
    *
    *
    *
    Fields marked with an asterisk (*) are required.

Ahlak Delili

  • PDF

Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor.

Bunu ben söylemiyorum birçok Batılı felsefeci söylüyor.

Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri arasına "ahlak delili"ni de koymaktadır.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor.

Ne demek bu?

Yani Allah yok ancak o var"mış gibi" hareket edeceksin.

Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Yani Kant Allah'ı ve genel ahlak kurallarını haşa bir "korkuluk" olarak kullanmak istiyor.

Felsefe kitaplarına baktığımızda iki tür ahlak teorisi ile karşılaşıyoruz:

1. Davranışların sonuçlarına göre şekillenmiş teoriler

2. Davranışları başladıkları ilkelere bakarak değerlendiren teoriler.

Birinci kategoriye giren teoriler, etik eylemleri, ürettikleri yarar ve zarar ölçütüne göre değerlendirirler.

İkinci kategorideki etik teorilerin en kapsamlı ve gelişmiş olanı Immanuel Kant'ın geliştirmiş olduğu "ödev ahlakı" teorisidir. Bu teoriye göre pratik aklın yapısında "a priori" olarak ahlaksal bir kanun mevcuttur.

Kant'a göre, ahlaki olarak sonuçlar değil, bilakis eyleme karar verilirken takip edilen metodoloji önemli.

Kant'a göre,  eşya türlerinin sadece biri özünde iyidir ve o da "iyi niyet"tir.

İrade, insanlarda bulunur; hayvan ve diğer varlıklarda bulunmaz. Rasyonel ahlaki seçim bizim gücümüzdür. Onun varlığı, insanlara doğuştan gelen bir adalet duygusu/iyi niyet verir.

Peki! İradeyi iyi yapan nedir?

Eğilimlere (heves/arzu) değil görev duygusu ile hareket ettiğinde irade iyidir.

Eğilimlerle hareket etmek ne anlama geliyor?

Çıkar (menfaat/yarar) düşüncesi ile hareket etmenin insanı mutlu ettiğini savunmak.

“Görev saikiyle hareket etmek” ne anlama geliyor?

Kant'a göre: “Doğuştan gelen (a priori) ahlak yasalarına uyarak hareket etmek”tir.

Peki! Biz bunu nasıl yapacağız?

Öncelikle bir ahlak yasasının ne olduğunu bilmeliyiz.

Biz bunu nasıl bilebiliriz?

Bazı kategorik buyruklar kullanarak.

Kategorik buyruk ne demek?

"Öyle bir ilkeye dayanarak hareket et ki bu ilke tüm insanlar için geçerli bir prensip olsun."

Buna bir örnek verebilir miyiz?

Sanırım Kant’ın” Kötü Samiriyeli” metaforu iyi bir örnek olabilir.

“Kötü Samiriyeli” ne demek?

Aslında bu metafor İncil’den ilham alınarak üretilmiş.

Ancak İncil’de kötü değil “iyi Samiriyeli” metaforu var.

Bu örnekten hareketle Kant "kötü Samiriyeli" diye bir metafor yaratmış. Bu deyim de Batı'da yaygın olarak kullanılıyor. Bu adla yayınlanan dizi filmler, kitaplar vs. var.

Önce İncil'deki hikayeye kısaca bir bakalım:

Hırsızlar, bir adamı soyuyorlar; bununla da yetinmeyip acımasızca dövüyorlar. Adam perişan vaziyette yerde yatıyorken yoldan bir rahip geçiyor, ancak yolun karşısına geçerek ona yardım etmiyor. Daha sonra bir Levilili (İncilde iyi bir kabile olarak anılır) geçiyor. O da yolunu değiştirip bu adama yardım etmiyor. En son iyi bir Samiriyeli (İncilde kötü bir kabile olarak tanıtılıyor) geçiyor. Yaralı vaziyette yatan adamın yardımına koşuyor. Yaraların üzerini yağ ve şarap dökerek temizliyor.  Adamı eşeğine bindirip bir hana götürüyor. Orada adama yiyecek satın alıyor ve hancıya dönerek benim biraz işim var; dönünceye kadar bu adam ne isterse ver; ben döndüğümde ödeyeceğim diyor. Hz. İsa, bu hikayeyi temel alıp “işte örnek insan, örnek Hristiyan, örnek dindar budur” diyor ve bu hikaye de İncil’de “İyi Samiriyeli/Good Samaritan” hikayesi olarak geçiyor. (Luke 10:25-37)

Şimdi Kant’ın metaforuna dönelim.

Eylem planı: Zor durumda olan ve bana ücretini ödeyemeyecek olan bir adama yardım etmeyi reddederim.

Genelleştirme: Zor durumda olan ve size ücretini ödeyemeyecek olan bir adama yardım etmeyi reddedebilirsin.

Böyle bir şey tasavvur edilebilir mi? Evet.

Bunun evrensel bir yasa olması mümkün mü? Muhtemelen hayır.

Zira zor durumda olan siz de olabilirsiniz ve size kimsenin yardım etmeyeceğini düşünün.

Sonuç: Bu eylem planına göre hareket edilemez.

Başka bir örnek daha verelim:

Eylem planı: Çıkar sağlamak için tutamayacağım sözler verebilirim

Genelleştirme: Herkes çıkar sağlamak amacıyla tutamayacakları sözler verebilir.

Bu durum kendi içinde çelişkili. Zira eğer verilen sözler tutulmazsa, söz vermenin bir anlamı ve geçerliliği kalmaz.

Sonuç: Bu eylem planına göre hareket edilemez.

Kant'a göre her ahlaksal eylemimizde bu eylemi yönlendirecek sübjektif ilkemizi sorgulamalıyız.

Acaba bütün insanlar bu ilkeyle hareket edebilirler mi?

Bu ilke herkes için geçerli olabilir mi? Yoksa herkes uygularsa bazı sorunlara mı yol açar? Sonunda bu sorun bana kadar gelebiliyor mu? Bu sorulara sağlıklı cevaplar verilebiliyorsa, o ilke ve onun yönlendireceği eylem doğrudur; yoksa o ilke ve eylemden vazgeçmek gerekir.

Kant'a göre aklın özündeki bu ilkenin varlığına her insanın farkında olduğu sorumluluk duygusu sayesinde ulaşabiliriz. Bu sorumluluk duygusu aynı zamanda eylemlerimizde özgür olduğumuz sonucuna da bizi götürür.

Kant'ın ahlak felsefesinden çıkaracağımız sonuç şudur: İnsan etik bir misyonla yükümlüdür. İnsanın bu dünya yaşamındaki nihai amacı, mutlu olmaya çalışmak değil, ahlaki görevini yerine getirmektir. İnsan, sadece bu yönüyle doğadaki diğer tüm canlılardan ayrılır. Bu, akıl sahibi olmanın gerektirdiği bir yükümlülüktür.

Bu sebeple, ahlak kuralları için dışarıdan herhangi bir kaynağa başvurmaya gerek yoktur. Hatta böyle bir olası dış kaynaktan etkilenerek bir ahlaksal eylemde bulunmuşsak, bu eylem, biçim olarak etik bir görüntü verse dahi, prensip olarak, özgür aklımızın "ahlak kanunu"nu nazarı itibara almadığı için ahlaki sayılmaz. Başka bir deyişle aklın özünde mevcut olan bu "ahlak kanunu"nu göz ardı edip herhangi bir vesileyle bir ahlaksal eylemde bulunmuşsak bu eylemde özgür değil bağımlı davranmışızdır, dolayısıyla bu eylem ahlaksal vasfını yitirmiştir.

Güzel ahlakı emreden dini emirler de bu dış kaynaklardan biridir. Bu ölçüte göre inanan bir insan, dinin emirlerini yerine getirmek adına ahlaklı davranırsa, aslında bu davranışında ahlakın şartını yerine getirmiş olmaz.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır.

Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Nisan 2023 12:14

Bizi Takip Ediyor musunuz ?

Biz neredeyiz ?

  • Gökkuşağı Mahallesi 1104. Sok. 19/24 Balgat - Çankaya - Ankara

  • Tel: (+90) 505 8894038

www.muhder.com