Babil Kulesi: Ontolojik Kibirden Dijital Sessizliğe
Modernitenin epistemolojik kırılmaları, dinî geleneklerin kendilerini yeniden kurma mecburiyetini doğurmuştur. Bu bağlamda Reformist Yahudilik, yalnızca tarihsel bir tepki değil; aynı zamanda modern bireysellik, akılcılık ve etik taleplerin kutsalla kurduğu yeni ilişkinin adıdır. Geleneksel din anlayışlarının normatif bütünlüğü sarsılırken, Reformist yönelim "inanç" kavramını yeniden tanımlama girişimidir: sabit dogmalar yerine, tarihsel ve ahlaki sorumluluklarla şekillenmiş bir dinî...
Kur’an Yahudileri Nasıl Sunar? Kur’an’daki Yahudi anlatısı, yüzeysel bir tasvirden çok daha derin bir teolojik ve tarihsel inşayı barındırır. Yahudiler çoğu zaman "Benî İsrail" olarak anılır; bu kavramsallaştırma, yalnızca etnik bir referans değil, aynı zamanda vahiysel sorumluluğu ve tarihsel yükümlülüğü içerir. Kur’an, onları hem nimetle yüceltilmiş bir ümmet olarak sunar hem de sadakatsizlikle mahkûm edilen...
Giriş: Sürgün Ne Anlatır? Tarih boyunca birçok millet ve inanç topluluğu, zorunlu göç, işgal veya baskılar nedeniyle vatanlarından uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda Yahudi halkının iki bin yılı aşkın diaspora tecrübesi, yalnızca bir sürgün hikâyesi değil; aynı zamanda kolektif hafızanın, dinî kimliğin ve kültürel sürekliliğin nasıl korunduğuna dair öğretici ve çok katmanlı bir örnektir. Tapınağın Yıkılışı...
Gazze'nin son balıkçı kadını Madleen, babasından miras kalan yırtık ağlarla her sabah umut peşine düşüyordu. İsrail ablukasını delerek hastanedeki çocuklar için ilaç taşıdığı bir sabah sınırda durduruldu. “Dur yoksa ateş açacağız!” uyarısına rağmen kürek çekmeye devam etti: “Ben balıkçıyım! Yüküm sadece çocukların umudu!” Vurulduğunda, teknesinin tahtasına bir çocuk eli çizdi ve son nefesinde fısıldadı: “Deniz bizimdi, hâlâ bizim......
“Gizli bir hazine idim…”: Varlık Neden Var? İbnü’l-Arabî’nin metafizik düşüncesinin omurgasını, meşhur kudsî hadis oluşturur: “كُنْتُ كَنْزًا مَخْفِيًّا، فَأَحْبَبْتُ أَنْ أُعْرَفَ، فَخَلَقْتُ الْخَلْقَ فَعَرَّفْتُهُمْ بِي فَعَرَفُونِي.” Yani: “Gizli bir hazine idim; bilinmeyi sevdim; mahlûkatı yarattım; kendimi onlara tanıttım ve onlar da beni tanıdı.” Bu ne anlama gelir? Tanrı neden gizli kalmak yerine görünür olmayı, bilinmeyi tercih etti?...
Hasan Sabbâh kimdi? Tarihin karanlık dehlizlerinde bazı figürler vardır ki, onların etrafında gerçek ile efsane, mistik ile politik iç içe geçer. Hasan Sabbâh işte böyle bir isim. Elburz Dağları’nda kurduğu Alamut Kalesi, sadece taş duvarlardan ibaret bir sığınak değil; aynı zamanda akıl, sadakat ve korkunun iç içe geçtiği bir düzenin simgesi. Sade hayat mı, otoritenin kılığı...