Korku Kültürü
Klasik İslâmî düşünce geleneğinde te’vil, nassların derunî anlamlarını kavrama çabası olarak meşru bir yöntem olarak kabul edilmiştir. Ancak bu yöntemin sınırları, her dönemde metodolojik ve itikadî tartışmalara konu olmuştur. İmam Gazâlî (ö. 1111), el-Mustazhirî risalesinde Nizârî İsmâilîlerin bâtınî te’vil anlayışını eleştirerek, Sünnî gelenekte kabul gören sınırlandırılmış ve delile dayalı yorum modelini teorik olarak temellendirir.
İslam düşünce tarihinin en keskin zekâlarından İmam Gazâlî (ö. 1111), Fedâihü’l-Bâtıniyye adlı eserinde Nizârî İsmâilîliği (Haşhaşîlik) hem teolojik hem de siyasal düzlemde sistematik olarak eleştirir. Ona göre bu hareket, sadece heterodoks bir mezhep değil; aynı zamanda İslam’ın epistemik temellerini altüst eden ve siyasi şiddeti dinîleştiren radikal bir sapmadır.
Bugün Gazze’de bir çocuk daha öldü. Adı Ali’ydi. Beş yaşındaydı. En sevdiği oyuncak, enkaz altında parçalanmış bir plastik arabaydı. Onun hikâyesi, bu “çatışma”nın ne ilk ne de son kurbanı olacak. Ancak yaşananlar, basit bir savaş değil; uluslararası hukukun, insan haklarının ve ahlakın askıya alındığı bir yok oluş süreci.
“Bir imam düşünün: Hiç hata yapmaz. Her söylediği mutlak doğrudur. Her dediği sorgusuz kabul edilmelidir. Peki ya akıl? O da kim oluyor?” Tarih boyunca akıl ile otorite arasındaki gerilim hiç dinmedi. Biri soru sormak ister, diğeri susturmak. Biri delil peşindedir, diğeri dogmanın. Bu gerilim hattının tam ortasında, 11. yüzyılda bir figür yükseldi: İmam Gazâlî. Onun...
Sabah kalktığınızda ilk neye bakıyorsunuz? Telefonunuza mı? O hâlde dikkat edin: O ekranın arkasında sizi sizden daha iyi tanımaya çalışan bir şey var. İsmi: Yapay zekâ. Ama artık mesele bir cihazın sizi tanıması değil. Mesele, bir gün onun yerine sizin adınıza karar verip vermeyeceği. Yapay zekâ, devrimsel bir teknoloji olarak gündelik hayatımızın her alanına nüfuz ederken,...
Sokakta, mecliste ya da üniversite amfisinde... Hakikat konuşulduğunda neden huzursuzluk duyarız? Oysa her birimiz, doğruyu duymak istediğimizi dile getiririz. Ancak biri hakikati yüzümüze çarptığında, çoğu zaman ya sessizleşiriz ya da karşı çıkarız. Çünkü hakikat, inşa ettiğimiz sahte huzurun kâbusudur. Tarih boyunca hakikatin peşinden koşanlar ya sürgün edildi ya da susturuldu. Sokrates’ten Galileo’ya, Noam Chomsky’den günümüz...
Bin Yıllık Bir Maskenin Hikâyesi Bir adam düşünün… Camiye gidiyor, beş vakit namaz kılıyor, hutbede Sünnî halifenin adını duyunca başını eğiyor. Fakat gece olup kapısını kapattığında, ailesiyle birlikte gizlice Şiî duası okuyor. Çocuklarına, “Gündüz Sünnî gibi davran, ama kalbinde Ali’yi unutma” diyor. Bir yandan yaşadığı toplumun dinine uyum sağlıyor; diğer yandan inancını korumaya çalışıyor. Bu adamın yaptığına,...