Son Osmanlı
Pazartesi, 10 Eylül 2012 22:23 Prof. Dr. Seyyit Mehmet Şen İzlenimler: 5312
Tıpkı son samuray gibi bir şey…
Evet, kelimenin tam anlamıyla Bosna son Osmanlıdır…
Bunu altı yıl sonra bir kez daha gördüm…
Bosna’ya ilk kez 2006 yılında gitmiş ve Ayvaz Dede şenliklerine katılmıştık…
İşin daha doğru ifade edilişi “Ayvaz Dede Yürüyüşü”, en doğru dile getirilişi ise “Ayvaz Dede Gövde Gösterisi” olmalı herhalde…
Gerçekten de ellerde sancaklarla, on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen dört saatlik bir yürüyüşle çıkılan yaylada yapılan törenler tek kelime ile muhteşemdi…
Ve arkasından yine ellerde sancaklarla dört saatlik bir yürüyüşle muhteşem bir geri dönüş…
Evet, bunun için diyorum ki “Son Osmanlı” Bosna’dır…
İsterseniz “Son Osmanlının” Bosna olduğuyla ilgili bir delil daha göstereyim…
Bosna programımızın bir bölümüne katılan Bosnalı Mücahit Remzi Bey savaşla ve Bosna’nın geleceği ile ilgili anlattıkları arasında, birçok Müslüman ülkenin Bosna’da camisi olduğu halde Türklerin hiç camisinin olmadığını söyledi ve bunun büyük bir eksiklik olduğu üzerinde durdu…
Evet, Remzi beye göre ecdadımızın Bosna’daki eserleri birer Türk eseri değil, Osmanlı eseriydi ve bunlar Son Osmanlı olan Bosna’ya miras kalmıştı…
Tıpkı Süleymaniye’nin, Selimiye’nin, Sultan Ahmet’in Anadolu insanına miras kalması gibi…
Anadolu insanı olarak biz nasıl ecdadımızdan kalan bu muhteşem eserleri her şeye rağmen bugüne kadar korumuşsak; Son Osmanlı da ecdatlarından kendilerine kalan özellikle “Başçarşıdaki” o muhteşem eserleri küfrün bütün saldırılarına karşı bugüne kadar korumuşlardı…
Ve Mücahit Remzi Beyin söz arasındaki iğneleri de gerçekten çok zarifti…
“Biz camileri parayla satmadık diyordu” Remzi Bey…
Evet, küfrün kuşatması altında asrı aşkın bir süreyle yaşamak zorunda kalan Son Osmanlı Bosna, ecdadın kendisine bıraktığı camisini her şeye rağmen korumuştu da…
Bu ülkenin yönetimine gelen kimileri bu aziz milletin camilerini it ahırı, at ahırı yapmakla yetinmemiş; arşivlerini Bulgarlara satmaktan çekinmediği gibi, camilerini ve daha nice vakıf mallarını da yandaşlarına satmaktan hiç ama hiç çekinmemiştir…
Evet, altı yıl sonra MUHDER’in (Hz. Muhammed (S.A.V.)’i Tanıma ve Tanıtma Derneği) düzenlediği Uluslararası bir konferans nedeniyle, 11–16 Temmuz tarihleri arasında yine Bosna’da idik…
Konferansın konusu aile idi…
Konferansa ülkemizden çok sayıda bilim ve fikir insanı katıldı…
Konferansa katılanların kimler olduğundan bahsetmeden önce, Konferansı düzenleyen MUHDER’in yönetimine hem teşekkür ediyorum, hem de mükemmel organizasyondan dolayı kendilerini kutluyorum…
Kimleri mi?
Dernek Başkanı Prof. Dr. İlhan Yıldız’ı; Danıştay Üyesi Nizamettin Kalaman’ı; Ankara Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı Fikri Karaca’yı ve Dr. Osman Özcan’ı…
Konusu aile olan böyle bir Konferansta Prof. Dr. Hayrettin Karaman Hocamın bulunması benim için ayrı bir zevkti…
Gezi boyunca herkes gibi ben de kendisinden çok istifade ettim…
Elbet Prof. Dr. Mehmet Emin Ay’ın aramızda bulunması…
Fırsat buldukça kendisine okuttuğumuz Kur’an ve ilahiler kuruyan gözlerimizi ıslatamasa da, katılaşan kalplerimizi biraz olsun ürpertmiş oldu…
Ve bu konferansa katılan diğer bilim ve fikir insanlarımız…
Prof. Dr. Sefa Saygılı, Prof. Dr. Beylü Dikeçligil, Prof. Dr. İsmail Doğan, Prof. Dr. Nimet Önür, Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu, Prof. Dr. Özhan Tingoy, Prof. Dr. Niyazi Can, Prof. Dr. Saffet Sancaklı, Prof. Dr. Ahmet Gökbel, Prof. Dr. Filiz Yavuz Avşar, Prof. Dr. Fatih Avşar, Prof. Dr. Tahsin Özcan…
Doç. Dr. İsmail Aydoğan, Doç. Dr. Ali Akben, Doç. Dr. Mustafa Tekin, Doç. Dr. Mehmet Emin Çimen, Doç. Dr. Mustafa Alkan…
Yard. Doç. Dr. Osman Köroğlu, Yard. Doç. Dr. Ali Korkmaz, Yard. Doç. Dr. Ali Pulat, Yard. Doç. Dr. Hafız Bek, Yard. Doç. Dr. Ahmet Ekşi, Yard. Doç. Dr. Samettin Başol, Yard. Doç. Dr Şaban Karasakal, Yard. Doç. Dr. Nevzat Aydın, Yard. Doç. Dr. Hüseyin Öztürk, Dr. Zülküf Oruç…
Dr. Zekiye Demir, Dr. Rabiye Baballıoğlu, Dr. Ayşe Güney, Dr. Ayten Erol…
Kırşehir Müftüsü Mustafa Balık ve Bafra Müftüsü Burhan Keleş…
Öğ. Gör. Faruk Karaaslan, Öğ. Gör. Murat Hanilçe, Sosyolog Necla Koytak, şair ve yazar Nurdan Damla, Nurcan Yıldız, Daire Başkanı Rahime Beder Şen, Uzman Ercan Şen…
Hepsiyle tanışmaktan ve altı gün süresince beraber olmaktan büyük zevk aldım…
Zaten bu tür toplantıların çok kârlı bir tarafı da bu…
Aynı fikirleri paylaşan insanların bir vesile ile birbirlerini tanımaları ve yeni dost halkaları oluşturmaları…
Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Eylül 2013 14:15
Bir yanıt yazın