Tıbb-ı Nebevi Kongresinde Multidisipliner Yaklaşımlar ve Kök Hücre Tedavisi

Tıbb-ı Nebevi Kongresinde Multidisipliner Yaklaşımlar ve Kök Hücre Tedavisi

Salı, 12 Ağustos 2014 02:22 Prof. Dr. Haluk Deda İzlenimler: 3407

Kuran-ı Kerim’de Allah Teala, her hastalığın çaresinin/ ilacının olduğunu bildirmiştir. Bu ilacın bulunması için de bizleri görevlendirmiştir.  Uluslararası 1. Tıbb-ı  Nebevi  Kongresi bu çareleri bulmanın her zaman  bir tek disiplinle mümkün olamayacağını ve birçok disiplinin birlikte çalışmasının gerekli olduğunu göstermesi açısından son derece yararlı olmuştur. Bu nedenle sadece biz Tıp doktorları değil, Eczacılar, Veteriner hekimler, Gıda mühendisleri, Hukukçular ve İlahiyatçılar birlikte çalışmalıyız.

İşimiz gereği ulusal veya uluslararası yüzlerce kongrede bulundum. Kongrenin düzenlenmesinde rol aldım, bildiri sundum, oturum yönettim. Ancak böyle bir kongre de ilk kez bulundum. Değişik branşlardaki hocalarımızın heyecan içinde büyük bir şevkle sundukları bildirileri merakla ve yeni şeyler öğrenmenin hazzı içinde izledim.

Bütün öğrendiklerimi bir araya topladığımda bildiklerimizin bize bir arpa boyu yol aldırmadığını ve daha gidilecek çok yolumuzun olduğunu anladım.  Farklı branşlardaki hocalarımız ile çok güzel bilgi alış verişlerimiz oldu, birbirimizi daha iyi anladık. Bundan sonraki çalışmalarımız için çok güzel anlaşmalarımız oldu. Uluslararası katılım ile gelen Bilim insanları ile çok güzel ilişkilerimiz oldu, yeni dostluklar geliştirdik. Bu fırsatı sağladığı için MUHDER Başkanı Sayın Prof. Dr. İlhan Yıldız’a çok teşekkür ediyorum.

Beni bu kongrede en çok etkileyen olaylardan biri de izleyiciler oldu. Halkımız bu kongreye büyük ilgi gösterdi. İtiraf etmeliyim ki halkımızın Tıbb-ı Nebevi’ye gösterdiği ilgi bilim insanlarımızdan çok daha fazla idi. Bu durum bizlerin ne çok çalışması gerektiğini de ortaya koydu.

Kongre boyunca sadece hastalıklar ve onların tedavilerinde Tıbb-ı Nebevi’nin önemini ve gösterdiği yolları konuşmadık, aynı zamanda bu hastalıklara neden olan etkenler ve bu etkenlerin önlenmesinde Tıbb-ı Nebevi önderliğinde yapılacak olan çalışmaları da konuştuk. Yine Kongre boyunca İlahiyatçılarımız ve Hukukçularımızla konuları tartıştık ve bütünleştirdik. Kısacası çok yönlü bir Bilimsel çalışmayı gerçekleştirdik.

Kongrenin ilginç bölümlerinden birisi de benim oturum başkanlığını yaptığım “Kök Hücre, organ nakli, tüp bebek, klonlama vb. gibi Modern Tıbbi Gelişmelerin İslami açıdan Değerlendirilmesi” başlıklı oturumdu. Bu oturum, Tıbb-ı Nebevi içinde doğrudan yer almayan Modern tıbbi konulara İslam’ın ilkesel olarak yaklaşımını ortaya çıkarmayı amaçlıyordu. Ben bu kongre de son dönemlerde Tıbbın güncel konularından olan Kök Hücrelerden ve kök hücreleri kullanarak gerçekleştirilen doku tamiratlarını konuştum. Kök Hücreler ile ilgili olarak söylediklerimi kongrede bulunamayan izleyicilerimiz de bilgi sahibi olması için şu şekilde özetleyebilirim.

Kök hücre uygulamaları günümüzün bilim ve teknoloji gündeminin en önemli, aynı zamanda en tartışmalı konularından birini oluşturmaktadır. Kök hücreler doku ve organları yenileme bağlamındaki üstün potansiyeli sayesinde, doku harabiyeti veya kaybı sonucunda ortaya çıkan pek çok hastalığın tedavisinde büyük beklentiler doğurmaktadır.

Başlangıçta insan anne karnında tek bir hücreden ve bu hücrenin çoğalması ile oluşmaktadır. Bu hücreler sadece şuursuzca çoğalmamakta, belirlenen bir program çerçevesinde ayrı dokulara ve organlara dönüşmekte, ayrıca bu organların birbirleri ile ahenk içinde çalışmasını sağlamaktadır. Yani her bir hücrede canlıyı oluşturabilecek bir güç vardır ve bu güç özel bir sinyalizasyon sistemi ile çalışmaktadır.

Tüm hastalıkların tek bir hücreden başladığı düşüncesini 125 yıl önce ortaya ilk atan Alman Rudolf Virchow’dur. Dolayısı ile bu yeni bir görüş değildir fakat teknolojideki gelişmeler bizlerin ancak bu imkanları anlayabilme aşamasına gelmiştir. Kişinin kendisinden elde edilecek kök hücreler üzerinde yapılan çalışmalara hem bilimsel çevreler ve hem de hükumetler daha olumlu olarak bakmaktadır.

Normal insanda vücudun birçok dokusunda hastalık durumunda harekete geçebilecek az sayıda da olsa kök hücre mevcuttur.

Kök hücrelerin tanımını “görevi tanımlanmamış ana hücre” olarak verebiliriz. Dolayısı ile kök hücreler doku tamiratını yapabilir veya gerektiğinde farklı hücrelere dönüşebilirler ve kendilerini yenileyebilirler. Böyle bir dönüşümü gerçekleştirebilmeleri için gerekli sinyalleri almaları gerekmektedir. Bu şekilde kök hücreler diğer hücreler için tükenmez bir kaynak olmaktadırlar.

Zamanımızda sinir sistemi ve beyni etkileyen hastalıkların tedavisinde her zaman başarılı sonuçlar alınamamaktadır. Kök hücre tedavisi ise hasarlı sinir sistemi dokularının tamiratı mümkündür. Türkiye’de yaptığımız çalışmalar ile bunun mümkün olduğunu gösterdik ve uluslararası dergilerde yayınladık. Sonuçlarımız halen Dünya’daki bildirilen en iyi sonuçtur.

Sonuç olarak; bu kongre ile bilgilerimizi paylaşma olanağı sağlayan MUHDER Derneğine ve Sayın Başkanı Prof. Dr. İlhan Yıldız’a bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Ağustos 2014 08:49

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir