Kindi

Çarşamba, 06 Ocak 2016 11:16 Prof.Dr.İlhan Yıldız İzlenimler: 4587

Kindi’nin hayatı “musahhihlikten filozofluğa” giden ilginç bir hayat hikâyesidir.

Asıl adı Ebu Yusuf Yakub bin İshak el- Sebbah El Kindi’dir. Avrupa’nın tanıdığı ilk –İslam filozofu olan Kindi’nin oradaki ismi “Alkindus” olarak bilinir. Soylu bir ailenin çocuğu olarak Kûfe’de doğmuştur. Kindi’nin 796 yılında dünyaya geldiği ve 866 yılında da Bağdat’ta vefat ettiği rivayet edilmektedir.

Abbasi halifesi Memun döneminde Kindi Beytü’l-Hikme‘deki bilginler topluluğunun başına getirilmiştir. Kindi’nin atanma nedeni, Bağdat’da Eski Yunan Felsefesinden ve ilmi metinlerden yaptığı tercümelerdir.

Halife Me’mundan sonra Mutasım Abbasi halifesi olunca Kindî’yi çocuklarının eğitmeni olarakta görevlendirmiştir. Bu görevi kabul eden Kindi, Halifeden Beytü’l-Hikme‘deki görevinin de sürmesini istemiştir.

Bunun birçok nedeni olabilir. Bazıları, bu durumu Beytü’l-Hikme‘de varolan rekabete bağlasa da, bazıları bunu Kindî’nin din konusunda daha çok ihtisas yapmak istemesi olarak yorumlamıştır. Hatta bu yüzden Kindî birtakım sorunlar ile karşılaşmış ve bir dönem kitaplarına el konulmuştur.

Mutezili devlet yöneticilerinden destek gören Kindî mutezileye karşı olan yöneticilerin iktidarında saraydan uzak kalmıştır. Örneğin, mutezilenin fikirlerini benimseyen Mutasım döneminde saraya giren ve Memun döneminde önemli görevler üstlenen Kindi mutezileye karşı olan Mütevekkil döneminde ise saraydan uzaklaştırılmıştır.

Gerçekte, mutezileye yakın görüşleri olmakla birlikte Kindi mutezili değildi.

Kindi tercüme hareketlerinin daha yeni yeni yapıldığı dönemde yaşadığı için tercüme hatalarının kurbanı da olmuştur. Örneğin, Plotinus’un eserlerini Aristo’nun eserleri sanmıştı.

Aristo’nun “Organon” adlı eseri dolayısıyla mantık üzerinde yoğunlaştı ancak metafizik, psikoloji ve fizik gibi konularla da ilgilendi. Allah’ın varlığı gibi metafizik konuları matematik yöntemlerini kullanarak ispatlamaya çalışmıştır. Kindi’ye göre Kur’an Allah’ın varlığı ve birliği ile ilgili tabiattan örnekler vermektedir.

Kindi “Kitabu’l- Cüz” adlı eserinde atomculuğu eleştirmekle birlikte atomu kabul etmektedir. İslam dünyasında atom filozoflar tarafından cüz olarak adlandırılmıştır.

Kindi’ye göre, cüz/atom bölünebilir. Yanı sıra Kindi atomculuğu Allah’ın varlığının delili olarak sunmuştur.

Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse Kindi fizik ile ilgili açıklamalarını bir şekilde metafizik ile  uzlaştırmaya gayret etmiştir.

Örneğin, Atomcular, sadece bir hacim, bir şekil ve belki de bir ağırlık içeren bölünmez en küçük birim olarak târif ettikleri atomun ve atomların hareket ettiği boşluğun (eter – ether – esir) ezelî ve ebedî mevcudiyetini ortaya atmışlardı. Buna karşılık Kindi maddenin sonlu olduğunu ezeli ve ebedi olamayacağını “tek gerçek, atomlar ve atomların hareketidir” prensibini, ruhun açıklanması aşamasında da tutarlı bir şekilde kullanmıştır.

Psişik olguların dahi atom olduğunu savunan görüş fiziki psikolojik atomculuk olarak tanımlanmıştır. Hatta Demokritos insan ruhunun da atomlardan teşekkül ettiğini ileri sürmüştü. Bunu izah ederken bazı ruhlar saydamdır uçabiliyor demişti. Kindi, İbni Sina ve Aristo atomculuk görüşünü tenkit etmişlerdir. Bunlar atomun sonsuz ve bölünmezliğini kabul etmezler.

Kindi biraz daha ileri giderek “hareket ve zamanda sonludur” demektedir. Mekan ve zaman sonludur.

Kindi, sıkı bir Aristocu olarak bilinmesine rağmen Aristo’dan farklı bir fikir hareketi başlatmak istemektedir. Kindi’nin Aristo’dan ilk ayrıldığı nokta maddenin bölünmesi konusudur.

ARİSTOKİNDİ
Madde bölünmeyen küçük atomlardan oluşur (Atom parçalanamaz)Madde bölünmeyen küçük atomlardan oluşmaz (Atom parçalanabilir)
An ve zaman bölünmez, ezelidirAn ve zaman bölünebilir, ezeli değildir

Cevher anlayışında zaman zaman Platoncu, zaman zaman da Aristocu yaklaşımın etkilerini görmek mümkünse de Kindi’nin cevher görüşü son derece orijinaldir. Varlıkları cevher ve araz diye ikiye ayırmaktadır. Kindi’ye göre cevher, müstakil varlığı olan, kendi başına varlığını sürdürebilen, varlığını devam ettirmede başka bir şeye ihtiyaç duymayan, birtakım niteliklerle nitelenen, oluş ve bozuluşa tâbî olmayan şeydir. Buna göre cevher Tanrı, araz ise diğer varlıklardır.

Kindi, tıptan, matematiğe, astronomiden, kimyaya yirmi ayrı alanda 277 eser kaleme almıştır. O astronomi ve felsefe alanında tanınmış bir filozoftur. Felsefesinde Platon, Aristoteles ve Plotinus’un görüşlerinin bir sentezini yapmıştır.

Hududu’l-Eşya ve Rusumiha (Tanımlar  Kitabı), Felsefetü’l-Ula, Kitabu’l- Cüz, Risale fi’l-Akl, Risale fi’l-Nefs vb. gibi meşhur eserleri bulunmaktadır.

Maalesef eserlerinin çoğu kaybolmuştur. Moğol istilası sonucu kaybolduğu düşünülmektedir.

Kindi tecrübe ve deneyi çok önemser. Aristo’nun fiziğinin metafizikten de farklı olmadığını söylemiştir. Ancak Kindi’nin Plotinus’un eserlerinin Aristo’ya ait olduğunu düşündüğünü unutmamamız gerekiyor.

Kindi metafizik konularını bile matematik ispat yöntemleri ile ele almıştır. Allah’ın varlığı ve birliği konusunda bile matematik yöntemleri kullanmak istemiştir. Bunu Kur’an’ın Allah’ın varlığı ve birliği konusu ile ilgili tabiattan örnekler vermesiyle ilişkilendirmektedir.

Felsefenin yönteminin kanıtlama olduğunu söyleyen Kindi kanıtlamanın hedefini ise, “maddeye biçim kazandıran özleri bilmek” şeklinde tanımlamışlardır.

Kindi’ye göre “felsefenin amacı, Allah’a ulaşmaktır.”

Kindi’nin çalışmaları sadece felsefe ile sınırlı kalmamıştır. Bu eserlerden on yedisi Latince ’ye, dört tanesi de İbranice ’ye çevrilmiştir.

Diğer taraftan Kindi, kriptoloji ilmini geliştirmiştir.

Kriptoloji biliminde Sezar tarafından bulunan ve uygulanan “tek alfabeli yerine koyma ve şifreleme yöntemi”ni geliştirerek frekans analizini bulan ilk kişi Kindi olmuştur.

Kindi ayrıca dönemi için çok ileride sayılacak fikirler ortaya koymuştur. O, mekân ve hareketin izafi olduğunuzamanın cisim ve hareketten ayrı düşünülemeyeceğini savunmuştur. İlginçtir ki Kindi’den yüzyıllarca yıl sonra yaşayan Descartes mekân göreli, Leibniz, zaman göreli Einstein ise her ikisinin de göreli olduğunu savunmuştur.

Kindi’ye göre, cisim kendi içinde de görelidir.

Kindi‘ye göre, tabiat bilimi yani fizik evrende değişen ve başkalaşan şeylerin bilgisini sağlarken, metafizik bilimi ise değişmeyen varlıkların bilgisini içermektedir.

Yavaş dediğimiz şey uzun zaman içinde belli bir mesafenin kat edilmesidir. Elealı Zenon’un paradokslarında bahsi geçen hızlılık kısa zaman içerisinde aynı mesafenin kat edilmesi şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisim ile vardır. O halde asla, cisim, hareket ve zamandan biri diğerinden önce değildir.

Kindi aritmetikte ve geometride de olağanüstü nitelikte çalışmalar ortaya koymuştur. En önemli çalışmalarından biri ışığın yansıması ve evrenin yuvarlaklığı hakkındaki tespitleri olmuştur. Uzay geometrisi ile de ilgilenen kindi, kâinatın kürevi olduğunu sonsuz büyüklükte olamayacağını ifade etmiştir. Dünyanın ve okyanusun yüzeylerinin de mecburen yuvarlak olacağını belirtmiştir. Kindi astronomi konusundaki düşüncelerini “hava değişimi”, “güneş tutulması”, “yıldızların ışınları”nın tezlerinin bulunduğu 40 bölümden oluşan “Yıldızlardaki Kanun” adlı eserinde topladı.

Çağları etkileyen bu bilim adamına göre, ay, merkür, mars, venüs, güneş, jüpiter hepsi bir yörüngede döner. Kindi bu durumu şöyle anlatır: Rasyonel varlıklar bir yörünge içerisinde döner, dönüşü ise Allah’a itaati ve ona boyun eğmesi şeklinde olur. Kindi yaşadığı asrın büyük Müslüman filozofları ve bilim adamları arasında sayılmaktadır.

Rönesans dönemi İtalyan araştırmacı Cardano, onun için “Ortaçağ’ın en büyük on iki akıl bilimcisinden biridir” demiştir.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır.

Son Güncelleme: Cuma, 01 Nisan 2022 17:08

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir