Hekim (The Physician) Filmi ve Tarihin Çarpıtılması

Hekim (The Physician) Filmi ve Tarihin Çarpıtılması

2013 yılında Hollywood’da ABD’li Yahudi kökenli romancı Noah Gordon’un eseri “The Physician (Hekim)” adlı romandan aynı adla bir film yapıldı.

Bu filmi yakın zamanda seyredebildim.

Filmde İbn-i Sina’yı; ‘Gandhi’deki performansıyla Oscar kazanan oyuncu Ben Kingsley canlandırıyor.

İnternetten açıp filmi bedava izlemeniz mümkün.

Aslında bu film; Avrupa’nın sürekli inkar ettiği İslam felsefe ve biliminden etkilendiği gerçeğini belgelendirmesi açısından, Avrupa’dan binlerce öğrencinin İslam dünyasına geldiğini ve çeşitli alanlarda öğrencilik yaptığını ve öğrendiklerini Avrupa’ya taşıdığını göstermesi açısından, yine Avrupa’nın o dönemde Ortaçağ karanlığını yaşadığını ve Müslümanların bilim ve felsefede çok önde olduğunu göstermesi açısından ve özetle ifade etmek gerekirse, Doğu’nun gelişmişlik Batı’nın ise geri kalmışlık nedenlerini göstermesi açısından son derece önemlidir.

Diğer taraftan filmi izlediğinizde Avrupa’nın artık klasikleşmiş tarih çarpıtmaları da hemen gözünüze çarpıyor.

Bu eser ilk yazıldığında Avrupa’da büyük ilgi görmüştü. Ancak Amerika’da pek önemsenmemişti.

Romanın İngilizce’sini uzun süre önce okudum, filmini ise yakın zamanda izleme fırsatı bulabildim.

Aslında romanı ilk okuduğumda şaşırmıştım. Acaba İbni Sina’nın hayatını yanlış mı biliyorum diye yeniden bilgilerimi kontrol ettim.

Öyküsü 11. Yüzyılda geçen roman; İngiltere’de yaşayan, babasının ardından annesinin dramatik ölümüyle öksüz kalan ‘Rob J. Cole’ adlı bir çocuğun, ölümü tamamen yok etmeye yemin ederek hekim olma sürecini anlatıyor.

Bu olay şöyle gerçekleşmiştir. Annesinin hastalığı ağırlaştığında Rob, Şifacı denen gezgin bir hekimi eve getirmeyi başarıyor. Ancak köyün rahibi annesinin hastalığı için Allah’a dua etmekten başka yapılacak bir şey olmadığını söyleyerek bu kadını iyileştirmeye çalışmanın Kilisenin otoritesine karşı çıkmak olduğunu söyleyerek şifacıyı geri çevirir. Zira kiliseye göre, hastalık şeytanın insan vücudunu ele geçirmesinden başka bir şey değildir. Bu nedenle hastalık esnasında sadece dua edilmelidir…

İşte bundan sonra Rob için annesinin ölümünü beklemekten başka bir şey kalmamıştır.

Romanda asıl macera; ‘Rob’un, İbn-i Sina’dan hekimlik öğrenmek için Isfahan’a gidişiyle başlıyor. ‘Rob’, baş koyduğu hedef uğruna birçok zorluk ve çile çekiyor.

Romanın bizim açımızdan önemi ise, İbn-i Sina’nın hayatını da anlatıyor olması.

Kısacası filmin hikayesi; “Rob Cole” adında bir İngiliz gencinin, tıp biliminin duayeni İbni Sina’nın yanında hekimliği öğrenmesi üzerine kurulmuş.

Film son derece ilgi çekici ve sürükleyici.. Ancak konusunun tarihi gerçekler ile alakası yok!

Romanı okuduktan sonra acaba romanın ilk sayfalarında “bu roman bir kurgudan ibarettir” diye bir uyarı ibaresi aradım. Maalesef böyle bir ibare yoktu!

Roman ve filmlerde bazen böyle değişiklikler yapılabiliyor.

Ancak bu filmi izleyen insanların doğru bilgiye sahip olması açısından bazı saptamalar yapmamız gerekiyor.

Filmde geçen birinci çarpıtma İbni Sina’nın dini inancının anlaşılmaması. Film, ustalıkla İbni Sina’nın Müslüman olduğunu gizliyor.

İkinci husus ise, İbni Sina İran’lı bir hekim olarak gösteriliyor. Halbuki İbni Sina Türk’tür.

Üçüncü husus, İbni Sina intihar etmemiş; 57 yaşında  Isfahan’da değil, Hamedan kentinde eceliyle vefat etmiştir.

Dördüncü husus, İbni Sina Selçuklular döneminde yaşamamıştır.

Beşinci husus, Selçuklu Türkleri filmde barbar, bilim ve uygarlık düşmanı olarak gösterilmiştir. Bu tarihi bir aldatmacadır. Zira Dünya’da ilk üniversiteyi “Nizamiye Medreseleri” adı ile kuran Selçuklulardır.

Altıncı husus, Selçuklu Türklerini Yahudi düşmanı ve soykırımcı olarak göstermişlerdir. Bu durum ise tarihi gerçeklere uymamaktadır. Eğer bugün Yahudiler tarih sahnesinden silinmediyse bunda en büyük pay Türklerindir.

Dahası Hazar Türk Devletinin ve Osmanlının Yahudilere yaptığı iyilikleri inkar etmek mümkün mü?

Yedinci husus, filmin kahramanı Rob Cole’un, İbni Sina’ya hocalık yapacak konuma gelmesi de gülünç bir durumdur. İbni Sina’nın en önemli öğrencisi Cürcani’dir. Diğer öğrenciler arasında yabancı uyruklu olarlar var ancak onlardan böylesine öne çıkan bir öğrenciden bahsedilmemektedir.

Sekizinci husus ise, İbni Sina sanki bütün bilgisini Yunan filozoflarından kazanmış gibi bir algı oluşturulmaktadır. İbni Sina’nın hocası El Biruni’dir. İbni Sina Yunan filozoflarının eserlerinin çevirisini yapmış ve tanıtmıştır. Avrupa, Yunan filozoflarını başta İbni Sina olmak üzere İslam filozofları sayesinde öğrenmiştir. Hatta İmam Gazali, İbni Sina’yı bu çevirilerinden dolayı eleştirmiştir.

Son Güncelleme: Çarşamba, 31 Ocak 2018 10:32

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir