İran Gezisi ve Gazali’nin Kabri

İran Gezisi ve Gazali’nin Kabri

Pazartesi, 03 Şubat 2020 00:00 Prof. Dr. İlhan Yıldız İzlenimler: 199

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde akademik çalışmalarımı sürdürdüğüm dönemde, iki meslektaşımla birlikte İran’a bir akademik gezi düzenlemeye karar veriyoruz. Bu yolculuğumuzda, tarihsel ve kültürel mekanları daha yakından inceleyebilmek amacıyla özel bir araç tercih ediyoruz. İran’a giriş yaptıktan sonra, ülkedeki petrol fiyatlarının son derece düşük olduğunu görüyor ve bu avantajı kullanarak çeşitli bölgeleri ziyaret etmeyi hedefliyoruz.

İran’daki temel amacımız, İslam’ın bilim ve düşünce tarihine önemli katkılar sağlamış, aynı zamanda Türk-İslam tarihinin önde gelen büyük şahsiyetlerinin kabirlerini ziyaret etmek oluyor. Ziyaret listemiz oldukça kapsamılı; İbni Sina’dan Gazali’ye, Nizamülmülk’ten Sultan Melikşah’a, diğer Selçuklu sultanlarından Feriduddin Attar ve Cafer-i Sadık’a, Beyazıd-ı Bestami ve Ebu Ali Farmadi gibi çok sayıda önemli ismin kabirleri bu listede yer alıyor. Bu ziyaretlerle tarihsel bilince ve manevi bağlarımıza dair daha derin bir farkındalık geliştirmeyi amaçlıyoruz. Özellikle bu şahsiyetlerin yaşamları ve düşünceleri üzerine düşünürken, tarihsel bağlamı daha iyi kavramaya çalışıyoruz.

Kabir ziyaretlerinin ardından, İran’ın tarihi ve kültürel dokusunu deneyimlemek üzere önemli şehir ve mekanlara gitmeyi planlıyoruz. Tahran, Tebriz, Şiraz, Isfahan ve Hamedan gibi kentlerin yanı sıra, tarih boyunca stratejik önemiyle dikkat çeken Alamut Kalesi de gezi rotamızda yer alıyor. Bu şehirlerdeki mimari eserler, yerel halkın yaşam tarzı ve tarihi izler bizi derinden etkiliyor. Şehirlerin dar sokaklarında yürüyerek medeniyetlerin katmanlarını hissetmek ve İran’ın zengin kültürel birikimini yakından tanımak istiyoruz. Bununla birlikte, siyasi gerginlikler ve güvenlik endişeleri nedeniyle planladığımız tüm mekanlara ulaşamıyoruz. Yine de, yaşadığımız bu sınırlı deneyim dahi bizler için son derece değerli bir birikim sağlıyor ve yolculuğumuzu unutulmaz bir anıya dönüştürüyor.

İran Seyahat Notları

Gezdiğimiz Yerlerin Detaylı İncelemesi

  1. Tebriz

Türkiye’ye coğrafi yakınlığı ve yoğun Türk nüfusu nedeniyle Tebriz’le geziye başlamak stratejik bir başlangıç noktası oldu. Şehirde geçirdiğimiz süre boyunca, Farsça bilmememize rağmen Türkçe konuşan halk sayesinde iletişim kurmakta zorlanmadık. Bu durum, dil bariyerinin aşılmasında önemli bir kolaylık sağladı ve kendimizi daha rahat hissettik.

Tebriz’de dikkat çeken ilk husus, İran genelinde beş vakit namaz ezanının okunmamasıydı. Bu uygulama, Şii mezhebinin namaz vakitlerini birleştirme geleneğiyle ilişkilidir ve İran’ın dini pratiğinin belirgin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Öğle ve ikindi namazları birleştirilerek öğle vakti, akşam ve yatsı namazları ise akşam vakti kılınıyordu. Bu uygulama, Türkiye’de “namaz üç vakittir” diyenlerin İran’daki bu pratikten etkilenmiş olabileceğini düşündürdü. Ayrıca ezan metninde “Eşhedu enne Muhammeden Resulullah” ifadesinden sonra “Eşhedu enne Aliyyun veliyullah/huccetullah” ibaresi ekleniyordu. Bu fark, Şii mezhebinin inanç sistemine dair önemli bir işaretti.

Bir başka dikkat çeken detay ise imamların, cemaatten farklı olarak 1,5 metre genişliğinde ve 1 metre derinliğinde bir alanın içinde, alçakta namaz kılmasıydı. Müezzin ise imamın yerine komut veriyordu. Bu uygulama, imamın tevazusunu temsil eden bir gelenek olarak açıklandı ve bizde oldukça merak uyandırdı. Ayrıca, Tebriz’in tarihi dokusu ve kültürel çeşitliliği, şehrin canlı atmosferini hissetmemize olanak tanıdı.

  1. Tahran

Tebriz’den sonraki durağımız olan Tahran, yoğun trafiği ve şeritlerin belirsizliği ile hafızalarda yer etti. Şehirdeki araç trafiği kaotik bir düzen içerisindeydi. Caddeler son derece geniş ve uzun olup, bazılarının uzunluğu 22 kilometreyi buluyordu. Bu durum, Tahran’ın modern bir metropol olarak şehir planlaması konusunda farklı bir anlayış benimsediğini gösteriyordu. Ancak bu düzenin içinde kaosu da hissetmek mümkündü.

Tahran’da kadınların toplumsal hayattaki aktif rolleri dikkat çekiciydi. Kadınlar, başlarını yarım örtmek zorunda olmalarına rağmen sokakta, işyerlerinde ve sosyal alanlarda geniş bir görünürlük sergiliyordu. Bu durum, seküler kadınlar arasında tartışmalara neden oluyordu. İlginç bir şekilde, Türkiye’de başörtüsü yasağı, İran’da başaçıklık yasağı olarak karşılık buluyordu; bu yasakçı anlayışların farklı tezahürlerini gözlemledik. Bu karşıtlık, iki ülke arasındaki toplumsal yapılar ve kültürel yaklaşımlar hakkında önemli bir karşılaştırma fırsatı sundu.

Azadi Kulesi, Tahran’ın sembolik yapılarından biri olarak etkileyici bir mimari örnek teşkil ediyordu. 1971 yılında Şah Rıza Pehlevi’nin tahta çıkışının 2500. yılı anısına inşa edilen bu yapı, modern ve geleneksel İran mimarisinin bir sentezini sunmaktadır. 45 metre yüksekliğindeki kule, beyaz mermerden yapılmıştır ve İslam öncesi ile sonrası dönemlerin tasarım öğelerini bir araya getirmesiyle dikkat çekmektedir. Ayrıca Azadi Meydanı’ndan yükselen bu anıt, İran’ın tarihine ve kültürel birikimine bir övgü niteliği taşımaktadır.

  1. Hamedan

Hamedan’da İbni Sina’nın türbesini ziyaret ettik. Bu muhteşem kompleks, hem bilim tarihine hem de İbni Sina’nın mirasına verilen önemi yansıtıyordu. Türbenin altında yer alan müzede, “Kanun fi’t-Tıb” başta olmak üzere İbni Sina’nın eserleri, tıbbi aletler ve balmumu heykeli sergilenmekteydi. Ayrıca, İbni Sina’nın tıp bilimine yaptığı katkılar, müzedeki bilgilendirme panolarında ayrıntılı olarak anlatılmaktaydı. Müzenin atmosferi, ziyaretçilere bilim ve tarihle iç içe bir deneyim yaşatıyordu.

  1. Tus (Gazali’nin Mezarlığı)

Hamedan’dan Tus’a, Gazali’nin mezarını görmek üzere yola çıktık. Ancak Gazali’nin mezarı, İbni Sina’nınki gibi bir kompleks içinde değildi. Türbenin olmaması, bizi hayal kırıklığına uğrattı. Gazali, Ehl-i Sünnet geleneği için çok önemli bir figür olmasına rağmen, İran’daki Sünni-Şii ayrımı nedeniyle yeterince ilgi görmemiş gibi görünmektedir. Bu durum, Türkiye’de de Gazali’ye yeterince değer verilmediğini fark etmemize vesile oldu. Gazali’nin fikirleri, İslam dünyasında derin izler bırakmış olsa da mezarının bu denli bakımsız oluşu, İslam medeniyetinin kendi değerlerine sahip çıkma noktasında ne kadar eksik kaldığını gözler önüne seriyordu.

  1. Isfahan

Isfahan’da Cuma Mescidi, Selçuklu mimarisinin en nadide örneklerinden biri olarak karşımıza çıktı. Mescidin yanı başında Nizamülmülk ve Melikşah’ın kabirleri bulunuyordu. Ancak bu kabirlerin restorasyon görmemiş olması, Selçuklu dönemine duyulan Şii antipatisinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Şehrin genelinde Selçuklu dönemi eserlerine rastlamak mümkün olsa da bu yapıların büyük bir kısmı bakım eksikliği nedeniyle yıpranmış durumdaydı. Buna rağmen, Isfahan’ın tarihi atmosferi ve mimari dokusu, gezi boyunca bizi etkiledi.

  1. Nişabur

Nişabur’da Ömer Hayyam ve Feridüddin Attar’ın kabirlerini ziyaret ettik. Ömer Hayyam’ın, “Girme şu alçakların hizmetine, konma sinek gibi pisliklerin üstüne…” dizelerini hatırlatarak onun fikirlerine hayran kaldık. Feridüddin Attar ise tasavvuf alanındaki derin birikimiyle etkileyici bir şahsiyetti. Attar’ın tasavvuf anlayışı ve eserleri, mütevazı kabri çevresinde bir ruhani atmosfer yaratıyordu. Ayrıca Nişabur, bu büyük düşünürlerin yanı sıra kendine has dokusuyla da unutulmaz bir izlenim bıraktı.

  1. Alamut Kalesi

Alamut Kalesi, Hasan Sabbah ve fedaileriyle özdeşleşen efsaneleriyle tanınıyor. Hasan Sabbah, 11. yüzyılda Nizârî-İsmailîler’in lideri olarak Alamut Kalesi’ni bir merkez haline getirmiştir. Sabbah, fedailer olarak bilinen bağlı bir grup ile birlikte, dönemin siyasi ve dini dengelerini etkileyen bir strateji geliştirmiştir. Marco Polo’nun anlattığı hikayelerle ünlenen bu kale, dağların zirvesindeki bir plato üzerinde bulunuyor. Kalıntılara ulaşmak için 2000 metre yüksekliğe tırmanmak gerekiyordu. Bu süreçte, dönemin insanlarının buraya nasıl ulaştığını düşünmeden edemedik. Manzarası ve tarihi, ziyaretimize değerdi.

Alamut’un stratejik konumu, sadece bir kale değil aynı zamanda dönemin siyasi ve dini bir merkezini temsil etmekteydi. Bu yapının çevresindeki doğal güzellikler ve efsaneler, burayı unutulmaz kılan unsurlardan sadece birkaçıydı.

Son Güncelleme: Pazar, 18 Şubat 2024 09:40

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir