İbni Arabi ve Dinlerin aşkın birliği

İbni Arabi ve Dinlerin aşkın birliği

Pazar, 03 Mayıs 2020 02:55 Prof. Dr. İlhan Yıldız İzlenimler: 479

İbn Arabininki gibi mutlak görecelik ve tekliğe dayalı bir vahdet-i vücut sisteminde, eğer herhangi bir din olacaksa — ki bu olmalıdır, zira İbn Arabi için din, Tanrı’nın tek varlık oluşunu insanlara bildirme yollarından biridir — bu dinin mutlaka evrensel bir doğası olmalıdır. Yani bu teistik değil, tamamen mistik bir dindir.

Bilindiği gibi, insanlar ve dinleri arasında şöyle bir ilişki vardır: her insan kafasında yarattığı bir Tanrı’ya sahiptir. Her ne kadar aynı dine ve inanca sahip olsalar da her bir insanın Tanrı’sı, ancak kendi bilişi ve sezişi ile yarattığı bir Tanrı’dır. Buna İbn Arabi ‘yaratılmış Tanrı’ der. Her insanın bu Tanrı’sı karşısındaki duruşu onun dinini temsil eder. Madem ki Tanrı bütün her yerde ve her düşünüşte belirlenendir, hiçbir insanin düşündüğü Tanrı’nın aslında asil Tanrı’dan başkası olması beklenemez. Ne var ki Tanrı sadece onun ‘yaratılmış Tanrı’sı değildir ve o inanışla sınırlandırılamaz. Bu anlamda kişi, evrensel dininin kendine has bölümünün inancına sahip olmakla kalmayarak, tüm inançlarda inanılan Tanrı’yı bir Yetkin İnsan bilişi ile bilmelidir.

Öyle ki, İbn Arabi, böyle bir bilişe sahip yetkinlik yolundaki insanların herhangi bir inanç ile bağlı kalmalarının mümkün olmadığını’ söyler. Çünkü Tanrı kendisini bu insanlara her an yeni bir fenomende, yeni bir düşüncede ve yeni bir dinde göstermektedir. Bu anlamda bu Yetkin İnsan, dini sadece isimlendirilmiş dinler olarak alacaksak, gerektiğinde bir Hristiyan, gerektiğinde Müslüman veya putperesttir. Ama asla sadece Müslüman ya da sadece putperest olamaz. Onun dini ve inancı, Tanrı’nın kendisidir ve Tanrı her an başka bir tecellide ve işte’dir. İbn Arabi bunu bir şiirinde şöyle dile getirir:“Herkes Tanrı hakkında çeşitli inançlara bağlandıBense onların inandıklarının hepsine inanıyorum” (İbni Arabi, Futuhat-ı Mekkiyye, c. III, s. 170)

Buna bağlı olarak İbn Arabi yeni bir İslam dini portresi çizmektedir. Bu artık Hz. Muhammet’in tek tanrıcı İslamı değil, kendisinin İslam adını verdiği idealistik monizm ya da vahdet-i vücut sistemi ile özdeşleştirdiği evrensel dindir. İbn Arabi’ye göre İslam sadece Hz. Muhammet’in dini olmayıp, bütün din ve inançların ifadesidir. Burada bütün tapınmaların temelinde aşk vardır. Tapınmak demek, tapınılan şeyi sevmektir. Aşk bu anlamda farklı biçimlere giren tek bir özdür. Bu yüzden ibadet edilmesi gereken en yüce şey aslında aşktır. Mistik bir anda İbn Arabi kalbinin her türlü biçim için bir kap haline geldiğini ve dininin artık aşk dini olduğunu itiraf etmektedir.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır

Son Güncelleme: Salı, 15 Mart 2022 12:12

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir