KANT’IN “MIŞ GİBİ” AHLAKI

KANT’IN “MIŞ GİBİ” AHLAKI

Immanuel Kant, modern ahlakın temellerini atarken radikal bir hamle yaptı: “Tanrı’yı bilinemez ilan etti, ancak ahlak için ‘varmış gibi’ davranmayı önerdi.” Peki bu paradoksal felsefe nasıl işliyor?

Tanrı Bilinemez, Ama Ahlak için Varsayılır

Kant’a göre Tanrı’nın varlığı ne akılla kanıtlanabilir ne de reddedilebilir. Ancak pratik akıl, “adaletin sağlanması” için Tanrı’yı bir varsayım olarak kabul etmelidir. Yani:

  • Teoride: Tanrı yokmuş gibi düşünürsünüz (çünkü bilinemez).
  • Pratikte: Ahlak için varmış gibi davranırsınız (çünkü toplumsal düzen gerektirir).

Bu ikilem, “as-if philosophy” (mış gibi felsefe) olarak bilinir.

Dini Ahlakın Reddi: Özerklik mi, Anlamsızlık mı?

Kant, dini referansları “heteronomi” (dışsal baskı) sayar. Ona göre:

  • “Allah korkusuyla” iyilik yapmak ahlaki değildir!
  • Gerçek erdem, saf niyetle ve evrensel ilkelere (kategorik buyruk) uygun hareket etmektir.

Örneğin: “Yalan söylememeliyim, çünkü bu ilke evrenselleşirse toplum çöker” dersiniz – Tanrı’yı değil, aklın yasasını referans alarak.

Eleştiriler: Kant Ahlakı Tutarlı mı?

  1. Nietzsche: “Tanrı öldüyse, ahlak da insan icadıdır!” der; Kant’ın evrensel ahlak iddiasını reddeder.
  2. Sartre: İnsanı mutlak özgür ama sorumsuz bırakır; Kant’ın “ödev” anlayışına karşı çıkar.
  3. Dinî Perspektif: Ahlakı ilahi kaynaktan koparmak, onu göreceli hale getirir.

Sonuç: Kant’ın Mirası

Kant, seküler bir ahlak inşa etmeye çalıştı. Ancak:

  • Tanrı’sız ahlak nesnel temelden yoksun kalır mı?
  • Evrensel akıl iddiası, Batı merkezci bir kurgu mu?

Asıl soru: İnsan, Tanrı’yı devre dışı bırakarak gerçekten özgürleşebilir mi?

Dipnot: Bu metin, Kant’ın felsefesini özetleyerek tartışmaya açmayı amaçlar. Kelime sınırı nedeniyle derinlemesine analiz kısıtlanmıştır.

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir