Korku Kültürü
Bugün Gazze’de bir çocuk daha öldü. Adı Ali’ydi. Beş yaşındaydı. En sevdiği oyuncak, enkaz altında parçalanmış bir plastik arabaydı. Onun hikâyesi, bu “çatışma”nın ne ilk ne de son kurbanı olacak. Ancak yaşananlar, basit bir savaş değil; uluslararası hukukun, insan haklarının ve ahlakın askıya alındığı bir yok oluş süreci.
“Bir imam düşünün: Hiç hata yapmaz. Her söylediği mutlak doğrudur. Her dediği sorgusuz kabul edilmelidir. Peki ya akıl? O da kim oluyor?” Tarih boyunca akıl ile otorite arasındaki gerilim hiç dinmedi. Biri soru sormak ister, diğeri susturmak. Biri delil peşindedir, diğeri dogmanın. Bu gerilim hattının tam ortasında, 11. yüzyılda bir figür yükseldi: İmam Gazâlî. Onun...
Sabah kalktığınızda ilk neye bakıyorsunuz? Telefonunuza mı? O hâlde dikkat edin: O ekranın arkasında sizi sizden daha iyi tanımaya çalışan bir şey var. İsmi: Yapay zekâ. Ama artık mesele bir cihazın sizi tanıması değil. Mesele, bir gün onun yerine sizin adınıza karar verip vermeyeceği. Yapay zekâ, devrimsel bir teknoloji olarak gündelik hayatımızın her alanına nüfuz ederken,...
Bin Yıllık Bir Maskenin Hikâyesi Bir adam düşünün… Camiye gidiyor, beş vakit namaz kılıyor, hutbede Sünnî halifenin adını duyunca başını eğiyor. Fakat gece olup kapısını kapattığında, ailesiyle birlikte gizlice Şiî duası okuyor. Çocuklarına, “Gündüz Sünnî gibi davran, ama kalbinde Ali’yi unutma” diyor. Bir yandan yaşadığı toplumun dinine uyum sağlıyor; diğer yandan inancını korumaya çalışıyor. Bu adamın yaptığına,...
"Büyük hükümdar, 500 fersah ötede bir tavuğun gasp edildiğini bile bilmelidir." Bu veciz söz, 11. yüzyıl Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün siyasal epistemolojisinin temel dayanağını gözler önüne serer: Devletin bekası, yönetenin bilgiye ulaşma kapasitesiyle doğru orantılıdır. Bu bakış açısı, onun Siyasetname adlı eserinde şekillendirdiği yönetim paradigmasında açıkça ortaya konur. Bugünün hiper-teknolojik çağında, istihbarat; uydu sistemleri, büyük veri algoritmaları ve...
"Şam'da bir türbe, dünyaya yayılan bir hikmet mirası..." Muhyiddin İbn Arabi (1165–1240), 12. yüzyıl sonları ile 13. yüzyıl başlarında yaşamış ve düşünsel tesirini yalnızca İslam dünyasında değil, evrensel entelektüel gelenekte de hissettirmiş seçkin bir metafizikçi ve tasavvuf düşünürüdür. "Şeyhü'l-Ekber" unvanıyla anılan İbn Arabi, varlık felsefesi, bilgi nazariyesi ve tasavvuf alanındaki yenilikçi yaklaşımlarıyla İslam düşünce tarihinde paradigmatik...
Immanuel Kant, modern ahlakın temellerini atarken radikal bir hamle yaptı: "Tanrı'yı bilinemez ilan etti, ancak ahlak için 'varmış gibi' davranmayı önerdi." Peki bu paradoksal felsefe nasıl işliyor?