Slider

Korku Kültürü

Giriş: Bir Zihniyetin Anatomisi

Bazı anılar vardır ki toplumsal reflekslerin ne kadar derine işlediğini gözler önüne serer. Çocukluğumda yaşadığım bir olay buna çarpıcı bir örnektir: "Köyde yaz günlerinden birinde, jandarma arabası köy yolunda görününce Osman Amca aniden ot yığınının altına saklandı. Çocuk aklımla jandarmayla onun davranışını ilişkilendirmiş olmalıyım ki afacanlıkla, 'Osman Amca burada!' diye bağırdım....

I SEE GAZA

Bugün Gazze’de bir çocuk daha öldü. Adı Ali’ydi. Beş yaşındaydı. En sevdiği oyuncak, enkaz altında parçalanmış bir plastik arabaydı. Onun hikâyesi, bu “çatışma”nın ne ilk ne de son kurbanı olacak. Ancak yaşananlar, basit bir savaş değil; uluslararası hukukun, insan haklarının ve ahlakın askıya alındığı bir yok oluş süreci.

1. Rakamların Ardındaki İnsanlık Dramı

BM verilerine göre, 7...

Gazâlî’nin Masum İmam İtirazı: Aklın İsyanı

“Bir imam düşünün: Hiç hata yapmaz. Her söylediği mutlak doğrudur. Her dediği sorgusuz kabul edilmelidir. Peki ya akıl? O da kim oluyor?” Tarih boyunca akıl ile otorite arasındaki gerilim hiç dinmedi. Biri soru sormak ister, diğeri susturmak. Biri delil peşindedir, diğeri dogmanın. Bu gerilim hattının tam ortasında, 11. yüzyılda bir figür yükseldi: İmam Gazâlî. Onun...

Algoritmaların Gölgesinde: Yapay Zekâ ve İnsanlığın Geleceği

Sabah kalktığınızda ilk neye bakıyorsunuz? Telefonunuza mı? O hâlde dikkat edin: O ekranın arkasında sizi sizden daha iyi tanımaya çalışan bir şey var. İsmi: Yapay zekâ. Ama artık mesele bir cihazın sizi tanıması değil. Mesele, bir gün onun yerine sizin adınıza karar verip vermeyeceği. Yapay zekâ, devrimsel bir teknoloji olarak gündelik hayatımızın her alanına nüfuz ederken,...

Gazâlî’nin Epistemolojik Yöntemi: Şüphe, Sezgi ve Bilginin Dönüştürücü Gücü

Giriş

İslam düşünce geleneğinde bilgi teorisi (epistemoloji), felsefe ve tasavvufun kesiştiği noktada önemli tartışmalara konu olmuştur. İmam Gazâlî (ö. 505/1111), bu alanda özgün bir yöntem geliştirerek, şüpheyi bir başlangıç noktası olarak kullanmış ve bilginin kaynağına dair derin bir sorgulama gerçekleştirmiştir. Onun epistemolojik yaklaşımı, yalnızca bireysel bir aydınlanma sürecini değil, aynı zamanda İslam düşüncesinde entelektüel...

Şiiliğin İki Yüzü: Bir Baba, İki Oğul ve Bin Yıllık Yol Ayrımı

Giriş: Mezhepsel Ayrışmanın Felsefi ve Tarihsel Zeminleri

İslam düşünce tarihinde imamet anlayışı, özellikle Şiî gelenekte yalnızca teolojik bir pozisyon değil, aynı zamanda toplumsal düzenin temel dayanaklarından biri olarak kabul edilir. Hicrî 2. yüzyılın ortalarında İmam Caʿfer es-Sâdık’ın vefatını takip eden süreç, yalnızca soy zincirine ilişkin bir ihtilaf değil; aynı zamanda dinî meşruiyet, bilgi aktarımı (epistemoloji)...

Takiyye, Zalimin Silahı mı, yoksa Mazlumun Kalkanı mı?

Bin Yıllık Bir Maskenin Hikâyesi Bir adam düşünün… Camiye gidiyor, beş vakit namaz kılıyor, hutbede Sünnî halifenin adını duyunca başını eğiyor. Fakat gece olup kapısını kapattığında, ailesiyle birlikte gizlice Şiî duası okuyor. Çocuklarına, “Gündüz Sünnî gibi davran, ama kalbinde Ali’yi unutma” diyor. Bir yandan yaşadığı toplumun dinine uyum sağlıyor; diğer yandan inancını korumaya çalışıyor. Bu adamın yaptığına,...

İktidarın Gölge Mimarisi: Nizamülmülk’ün Siyasetnamesi’nde Bilgi, Denetim ve Meşruiyet

"Büyük hükümdar, 500 fersah ötede bir tavuğun gasp edildiğini bile bilmelidir." Bu veciz söz, 11. yüzyıl Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün siyasal epistemolojisinin temel dayanağını gözler önüne serer: Devletin bekası, yönetenin bilgiye ulaşma kapasitesiyle doğru orantılıdır. Bu bakış açısı, onun Siyasetname adlı eserinde şekillendirdiği yönetim paradigmasında açıkça ortaya konur. Bugünün hiper-teknolojik çağında, istihbarat; uydu sistemleri, büyük veri algoritmaları ve...

İBN ARABİ: METAFİZİĞİN VE VARLIK BİLİNCİNİN BÜYÜK ÜSTADI

"Şam'da bir türbe, dünyaya yayılan bir hikmet mirası..." Muhyiddin İbn Arabi (1165–1240), 12. yüzyıl sonları ile 13. yüzyıl başlarında yaşamış ve düşünsel tesirini yalnızca İslam dünyasında değil, evrensel entelektüel gelenekte de hissettirmiş seçkin bir metafizikçi ve tasavvuf düşünürüdür. "Şeyhü'l-Ekber" unvanıyla anılan İbn Arabi, varlık felsefesi, bilgi nazariyesi ve tasavvuf alanındaki yenilikçi yaklaşımlarıyla İslam düşünce tarihinde paradigmatik...

KANT’IN “MIŞ GİBİ” AHLAKI

Immanuel Kant, modern ahlakın temellerini atarken radikal bir hamle yaptı: "Tanrı'yı bilinemez ilan etti, ancak ahlak için 'varmış gibi' davranmayı önerdi." Peki bu paradoksal felsefe nasıl işliyor?

Tanrı Bilinemez, Ama Ahlak için Varsayılır

Kant'a göre Tanrı'nın varlığı ne akılla kanıtlanabilir ne de reddedilebilir. Ancak pratik akıl, "adaletin sağlanması" için Tanrı'yı bir varsayım olarak kabul etmelidir. Yani: Teoride: Tanrı yokmuş gibi düşünürsünüz (çünkü bilinemez). Pratikte: Ahlak için...