İmam Gazâlî’nin Haşhaşîlik Eleştirisi:Epistemolojik Kırılma ve Siyasî Teoloji Arasında Bir Hesaplaşma

İmam Gazâlî’nin Haşhaşîlik Eleştirisi:Epistemolojik Kırılma ve Siyasî Teoloji Arasında Bir Hesaplaşma

İslam düşünce tarihinin en keskin zekâlarından İmam Gazâlî (ö. 1111), Fedâihü’l-Bâtıniyye adlı eserinde Nizârî İsmâilîliği (Haşhaşîlik) hem teolojik hem de siyasal düzlemde sistematik olarak eleştirir. Ona göre bu hareket, sadece heterodoks bir mezhep değil; aynı zamanda İslam’ın epistemik temellerini altüst eden ve siyasi şiddeti dinîleştiren radikal bir sapmadır.


I. Eleştirinin Özü: İmamet Doktrininin Epistemolojik Krizi

Gazâlî’nin temel itirazı, Nizârîlerin “masum imam” anlayışıyla İslam’ın iki aslî kaynağını –Kur’an ve Sünnet’i– işlevsizleştirmesidir:

  1. Nübüvvetin İptali:
    • İsmâilî doktrin, imamı “vahiy alan” bir figür olarak konumlandırır. Gazâlî’ye göre bu, Hz. Muhammed’in son peygamber oluşunu (hatm-i nübüvvet) reddetmekle eşdeğerdir.
    • “Onlar imamlarını peygamber mertebesine çıkardılar; Kitab’ın zahirini ve Sünnet’in izini terk ettiler.” (Fedâihü’l-Bâtıniyye)
  2. Bireysel Aklın İnkarı:
    • Haşhaşîler, bâtınî te’vil yöntemiyle Kur’an’ın zahirî anlamını tamamen reddeder. Gazâlî, bunu “metnin katli” olarak niteler:
      • Örneğin, cennet-cehennem gibi akîdevî konuları sembolikleştirmeleri, İslam’ın ahir zaman inancını boşa çıkarır.

II. Siyasallaşan Din: Takiyye ve Şiddetin Kurumsallaşması

Gazâlî, Nizârî pratiklerini “dinin araçsallaştırılması” olarak görür:

  1. Takiyyenin İdeolojik Kötüye Kullanımı:
    • Hasan Sabbah’ın Alamut merkezli öğretisinde takiyye (gizlenme), sadece bir savunma mekanizması değil; iktidar aracına dönüşmüştür.
    • Gazâlî’ye göre bu, “dini riyakârlıkla eşitlemek” anlamına gelir.
  2. Suikastın Cihatla Meşrulaştırılması:
    • Haşhaşîlerin hedefli suikastları, Gazâlî’nin cihad anlayışıyla taban tabana zıttır:
      • “Bir Müslüman’ın, imamının emriyle başka bir Müslüman’ı öldürmesi asla caiz değildir.” (el-İktisâd fi’l-İ’tikad)
    • Bu, “kutsal şiddet” kavramının tehlikeli bir öncülüdür.

III. Gazâlî’nin Alternatif Projesi: Sünnî İlim Geleneğinin Yeniden İnşası

Gazâlî, eleştirilerini yapıcı bir projeye dönüştürür:

  1. Epistemik Denge:
    • Kur’an ve Sünnet’in mutlak otoritesini korurken, akıl-nakil sentezini savunur (Makâsıdü’l-Felâsife).
  2. Siyasî Tavır:
    • Selçuklu otoritesini, Haşhaşî tehdidine karşı askerî ve ilmî mücadeleye çağırır.
  3. Ahlakî Sınırlar:
    • Dinî otoritenin, keyfî yorumlarla değil; şeriatın çerçevesiyle sınırlandırılmasını şart koşar.

IV. Günümüze Yansımalar: Lider Kültü ve Dinî Şiddet

Gazâlî’nin eleştirileri, modern dönemde de geçerliliğini korur:

  • Radikal grupların “mutlak itaat” anlayışı, Haşhaşîlik’le benzerlik taşır.
  • Dinî metinlerin siyasi çıkarlara göre yorumlanması, Gazâlî’nin “te’vil faciası” dediği duruma örnektir.

“Hakikat, Kur’an ve Sünnet’in ölçüsüyle anlaşılır. İmamların sözü değil, Allah’ın kelamı esas alınmalıdır.”

Sonuç: Gazâlî’nin Haşhaşîlik eleştirisi, bize dinin siyasallaştırılmasınalider kültüne ve şiddetin kutsanmasına karşı tarihsel bir uyarıdır. Bugün de benzer tehlikelerle karşı karşıyayken, onun akıl, nakil ve ahlak dengesi vazgeçilmez bir rehber olmayı sürdürüyor.

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir