Yahudiler Her Şeyin Arkasında mı?

Yahudiler Her Şeyin Arkasında mı?

Mitoloji, Müdahale ve Modern Anlatılar Arasında Dinler Tarihi

Salt Lake City’den Notlar

Utah çöllerinin kavurucu sessizliğinde yankılanan bir soru vardı: Mormonlar gerçekten kayıp İsrailoğulları mıydı?

2002 yılının yazında, Amerika’nın dinî hafızasında benzersiz bir yere sahip Utah’ta bir saha araştırması yürütüyordum. Gözlerimin önünde yükselen dev Mormon tapınakları, bana yalnızca bir mezhebin değil, bir kimlik inşasının ve tarihin bilinçli kurgusunun da simgesini sunuyordu. Beni en çok etkileyen ise, tapınaklardan yükselen o eski ama tanıdık hikâyeydi: İsrail’in on kayıp kabilesi Amerika’ya mı göç etmişti?

Yüzeyde bu, sadece teolojik bir mesele gibi görünüyordu. Ama detaylara indikçe mit, siyasete; kutsal, stratejiye dönüşüyordu. Mormon inancındaki “Vaat Edilmiş Topraklar” miti, Yahudi tarihinden ödünç alınmış bir ezgiyi çağrıştırıyor; hatta bazı çevreler bu inancın, Yahudi kökenli bir tasarım olduğuna inanıyordu.

Mormonluk: Yeni Dünya’da Eski Vaatler

Joseph Smith’in öncülüğünde yükselen Mormon hareketi, Amerikan rüyasını teolojik bir kıyamet anlatısına dönüştürdü. Mormon kitabında geçen hikâyeler, Eski Ahit’le benzer bir üslupla yazılmış, Amerika ise “yeni İsrail” olarak konumlandırılmıştı. Bu yönüyle, inançla jeopolitiğin iç içe geçtiği çok katmanlı bir yapı ortaya çıkıyordu.

Ancak dikkatli bir bakış, bu anlatının Yahudilikten çok Protestan kökenli olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan benzerlikler, doğrudan bir etki değil; daha çok kültürel senkretizmin ve tarihsel ödünç almanın ürünüdür. Masonik sembollerle benzeşim de bu yapının bir uzantısıdır.

Pavlus: Kurucu mu Bozucu mu?

Hıristiyanlığın en çok tartışılan simalarından biri de Pavlus’tur. Kudüs’ten Roma’ya uzanan yolculuğunda, Yahudi misyoneri iken Yahudiliğe sırtını dönüp “inançla kurtuluşu” savunan bu figür, kimileri için dinin yozlaştırıcısı, kimileri içinse evrenselleştiricidir.

Peki Pavlus gerçekten bir Truva atı mıydı? Yoksa yeni bir dünyanın teolojik dilini kurmaya çalışan bir geçiş figürü mü? Roma’nın karanlık zindanlarında sona eren ömrü, onun gizli bir planın değil, tarihsel zorunluluğun içinde hareket eden bir düşünür olduğunu gösteriyor.

Abdullah ibn Sebe: Gerçek mi, Uydurma mı?

İslam tarihinde ise benzer bir mitolojik figür daha var: Abdullah ibn Sebe. Sünni kaynaklarda, Şiiliğin tohumlarını atan bir Yahudi provokatör olarak tanıtılan bu kişi, Şii gelenekte ya hiç anılmaz ya da kurgusal bir figür olarak reddedilir.

Modern tarihçiliğin dikkat çektiği nokta ise net: İbn Sebe, bir bireyden ziyade mezhepler arası polemiklerin bir simgesidir. Şiiliğin ortaya çıkışı, bir kişinin etkisinden çok, Kerbelâ’nın yarattığı travmaların, iktidar mücadelesinin ve toplumsal ayrışmanın sonucudur.

Gizli El Komplosu: Neden Bu Kadar Çekici?

Dünya tarihi boyunca işlerin karmaşıklaştığı her anda bir “gizli el” aramak alışkanlık haline geldi. Ve bu görünmeyen fail çoğu zaman Yahudiler olarak kodlandı. Mormonlukta, Hıristiyanlıkta, hatta İslam’da bir şeyler ters gidiyorsa, açıklaması hazırdı: “Yahudiler yaptı!”

Ancak bu düşünce biçimi, hem tarihsel gerçekliği çarpıtır hem de kolaycı bir düşünme biçiminin ürünüdür. Dinler tarihi, komploların değil, karşılaşmaların, çelişkilerin ve dönüşümlerin tarihidir. Hiçbir din, tek bir grup tarafından bozulmamış; hiçbir inanç, sadece içten ya da dıştan dayatmalarla biçimlenmemiştir.

Tarihi Yeniden Okumak: Mitin Ötesine Geçmek

Amerika’da karşılaştığım bu iddialar, bana sadece akademik bir problem sunmadı. Aynı zamanda şu basit ama güçlü soruyu sordurdu: Biz gerçekten neye inanıyoruz? Gerçek verilerle örülmüş, bağlamla zenginleşmiş bir tarihe mi? Yoksa dedikoduların, söylentilerin ve korkuların biçimlendirdiği bir anlatıya mı?

Dinler tarihi, sadece Tanrı’yla değil; insanla, iktidarla, aidiyetle ve korkuyla da ilgilidir. Yahudilik bu tarih içinde kimi zaman özne, kimi zaman nesne, kimi zaman da günah keçisi olmuştur. Ama onu sürekli “arka plandaki fail” olarak görmek, tarihi anlamak değil, onu araçsallaştırmaktır.

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir