Bir Kadın Hakları Savunucusu Hz. Ayşe (r.a.)

Bir Kadın Hakları Savunucusu Hz. Ayşe (r.a.)

Pazartesi, 08 Nisan 2013 16:09 Necip Fazıl İzlenimler: 3787

  •  
  •  

Hz. Ayşe, Kur’an-ı Kerim’in nüzule başlamasının 14. yılında Hz. Peygamber’le evlenmiş ve onunla yaklaşık on yıl birlikte olmuştur. Kur’an-ı Kerim’in yarısından fazlası Resulullah Hz. Ayşe ile evlenmemişken nazil olmakla birlikte o, Hz. Ebu Bekir’in evini daima ziyaret ettiğinden ve Hz. Ebu Bekir’in evine yaptırdığı mescitte daima Kur’an okunduğundan yaratılış itibariyle zeki ve hafızası kuvvetli olan Hz. Ayşe, Hz. Peygamberle evlenmeden de Kur’an ile meşgul oluyordu. Kur’an ilk nazil olduğunda bunu ilk işiten Hz. Ayşe olurdu. Kur’an çoğunlukla Hz. Ayşe’nin odasında vahyedilirdi. O her ayetin okunuşuna, manevi işaretine, onlardan çıkarılacak derslere ve hükümlere tamamen vakıftı. Kendisine danışılan konularda önce Kur’an’a müracaat eder, sonra fikrini beyan ederdi. Hz. Ayşe’nin odası mescide her gün kurulan ders halkasının bitişiğindeydi. Hiç kimse hadis bilgisi konusunda Hz. Ayşe ile rekabet edemiyordu.

Hz. Ayşe’nin kadın hakları konusunda insanlığa ve Müslümanlara hizmeti şüphesiz çok büyüktür. Özellikle Müslüman kadının sahip olduğu hakların ne kadar yüksek olduğunu göstermesi itibariyle İslam’ın kadına bahşettiği hakların numune-i imtisalı olmuştu. Tarihin bütün sayfalarını karıştıracak olsak, Hz. Ayşe’den başka bütün dini, ahlaki, ilmi ve siyasi meziyetleri şahsında toplamış ve bütün bunların gereklerini yerine getirmiş, insanlara bu manada örnek ve önder olmuş bir başka kadın daha yoktur. Hz. Ayşe’nin Resulullah’tan rivayetleri bir iki sahabeyi ayırt edersek bütün ashabın rivayetlerinden daha fazladır. Hz. Ayşe’den daha fazla hadis rivayet eden sahabelerin çoğu Hz. Ayşe’den sonra da yaşamışlar ve rivayetlerini sürdürmüşlerdir. Ayrıca Hz Ayşe’nin bir kadın olduğunu, erkekler gibi her mecliste bulunamadığını, ilim öğrenmek isteyen herkesin ona kolaylıkla ulaşamadığını, diğer sahabeler gibi İslam dünyasının büyük şehirlerine gidip gelemediğini göz önünde bulundurursak Hz Ayşe’nin nasıl bir başarıya imza attığını daha iyi anlarız. Hz. Ayşe’nin rivayet ettiği 2210 hadisin 286’sı Sahih-i Buhari ve Müslim’de kayıtlıdır. İmam Ahmed’in Müsned’inde 6. cilt, Hz. Ayşe’nin hadislerini kapsar. Hz. Ayşe’nin üstünlüğü sadece rivayetlerinin fazlalığında değildir. Onun asıl meziyeti itina ve dikkatindedir. Rivayetlerinin çokluğu yanında hem müçtehit hem de fakih sayılan iki zat Hz. Ayşe ve Abdullah b. Abbas’tır. Hz Ayşe tarafından rivayet edilen meselelerde hata bulunmamasının sebebi Hz. Ayşe’nin gördüğü ya da işittiği meseleyi tamamıyla anlayıncaya kadar Hz. Peygamber’e sorması ve öğrenmeye çalışmasıdır. Hz. Ayşe’nin İslam’a yaptığı hizmetlerin en büyüğü hadis ilmine aittir. Hadis rivayetindeki bu başarısını da bu güçlü hafızasına borçludur.

Hz. Peygamber kadınların eğitimine önem vererek haftanın bir gününü onlara ayırmıştı. Hz. Ayşe, her gün Hz. Peygamberin konu ettiği meseleleri dinler, her meseleyi Hz. Peygambere sorar, bir mesele hakkında kanaat getirinceye kadar onu araştırırdı. Bu özellikleri nedeniyle Hz. Ayşe Hz. Peygamber’den sonra özellikle hanımlar için ikinci öğretmen olarak görülmekteydi. Bu nedenle Medine’de en büyük ilim merkezi Hz. Ayşe’nin eviydi. Çocuk, kadın ve erkek kısaca herkes buraya gelir, O’nun derslerini dinlerdi. Halk Hz. Ayşe’ye sorar, o da cevap verirdi. Hz. Ayşe öğrencilerinin diline ve telaffuzuna önem verirdi. O yalnız eğitimle yetinmiyor, kimsesiz ve fakir çocukları da himayesine alıyor, onlara hem bakıyor hem de onları okutuyordu. Hz Ayşe; tefsir, fıkıh, fıkıh usulü, hadis, kelam ve akaid gibi yüksek ilimlere hizmet etmiş; tarih, edebiyat, hitabet ve şiire olan hâkimiyetini ispat etmiş; Hz. Ebubekir, Hz. Osman ve Hz. Ömer devirlerinde ashabın büyüklerinden ve Peygamber efendimizin çağdaşı büyük adamlar arasında fetva verecek, ders okutacak, herkesi aydınlatacak, tenkid edecek ilmi ve edebi bir yetki ve güce sahip olmuştu. Onun öğrencilerinden en az dörtte birinin bayanlardan oluşması, kendisinin bayan öğretmen yetiştirmedeki başarısının bir göstergesidir.

Bütün bunların yanında, Hire’nin Hıristiyanlarından olan ve aynı zamanda Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.)’ın sütannesi olan Cufeyne el-İbadi de, Resulullah (s.a.v.)’in sağlığında Medine’de Arap yazısını okutma ve yazma işiyle meşgul olanlardan biridir. Hz. Ayşe’nin tarih ve edebiyata vukufu, hitabet ve şiirdeki kuvveti ondan ders okuyanlar tarafından rivayet edilmektedir. Hişam b. Urve diyor ki: “Hz. Ayşe kadar Kur’an’a, helal ve harama vakıf, şiirde söz sahibi kimse görmedim.” Hz. Ayşe zamanının tıbbını da bilirdi. Hz. Peygamber’in hastalığı esnasında onu ziyaret eden doktorların verdiği ilaçları öğrenir, bunları Hz. Peygamber’e hazırlardı. Yine katıldığı savaşlarda yaralıları tedavi ederdi (Nedvi, age,s.237). Hz. Ayşe ( r.a.)’nın Tıp ilmindeki mesleki bilgisinin Sahabe arasında şaşkınlık meydana getirecek derecede iyi olduğu bildirilmektedir. Bir gün Urve (r.a.) Hz. Ayşe’ye hitaben : “Ey Mü’minlerin annesi senin anlayışına şaşırmıyorum, Resulullah’ın (s.a.v.)’ hanımı ve Ebu Bekir’in kızıdır diyorum. Senin Arap tarihi ve şiiri hakkındaki ilmine de şaşırmıyorum. Ebu Bekir’in kızıdır; zira o bu konuda en çok ilim sahibi olan insanlardan biridir diyorum. Fakat senin tıp hakkındaki bilgine şaşırıyorum, onu nereden ve nasıl aldın diye sorar. Ayşe (r.a.), Urve’nin omuzlarına ellerini vurarak: “ Ey çıplak, muhakkak ki Resulullah (s.a.v.) ömrünün sonuna doğru hastalanmıştı. O’nun huzuruna her taraftan Arap elçileri geliyordu. O’na bazı şeyler tarif ediyorlardı ve ben de onları ilaç yapıp veriyordum, bu şekilde öğrendim” diye cevap verir.

Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır..

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Nisan 2022 11:45

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir