Hakikat Korkutur: Neden Doğrulara Katlanamıyoruz?

Hakikat Korkutur: Neden Doğrulara Katlanamıyoruz?

Sokakta, mecliste ya da üniversite amfisinde… Hakikat konuşulduğunda neden huzursuzluk duyarız? Oysa her birimiz, doğruyu duymak istediğimizi dile getiririz. Ancak biri hakikati yüzümüze çarptığında, çoğu zaman ya sessizleşiriz ya da karşı çıkarız. Çünkü hakikat, inşa ettiğimiz sahte huzurun kâbusudur.

Tarih boyunca hakikatin peşinden koşanlar ya sürgün edildi ya da susturuldu. Sokrates’ten Galileo’ya, Noam Chomsky’den günümüz entelektüellerine uzanan bu çizgi, bize şunu açıkça söylüyor: Hakikat, herkesin hoşlandığı bir misafir değildir; o, konforun düşmanıdır.


Gerçeklerin Tarihi Zehirle Yazıldı

Sokrates, “Kendini bil!” dediği için baldıran zehri içti. Galileo, gökleri sorguladığı için Engizisyon’un önünde eğilmek zorunda kaldı. Chomsky, iktidarın dili nasıl manipüle ettiğini anlattığı için vatanında dışlandı. Bu örnekler sadece bireysel trajediler değil; hakikatin tarihsel ağırlığının göstergeleridir.

Felsefenin gerçek anlamı, bu bedeli göze almakla başlar. Aristoteles, hakikati mantıkla; Gazâlî, sezgiyle; İbn Rüşd, akılla; İbn Arabi ise varoluşun bütünlüğüyle aradı. Günümüzde Chomsky gibi düşünürler, hakikatin yalnızca anlatılan değil, aynı zamanda kurulan bir gerçeklik olduğunu gösteriyor. Dilin ideolojik bir araç olarak işleyişi, artık yalnızca bir dilbilim tartışması değil, hakikatin yapısına dair ontolojik bir meseledir.


Gerçek İnsanı Neden Rahatsız Eder?

Toplumlar görünürde hakikati talep eder ama gerçekte ona tahammül edemez. Çünkü hakikat; yalanları, suskunlukları ve alışkanlıkları hedef alır. O, konfor alanımıza yapılan bir saldırıdır. Bu nedenle hakikati dile getiren kişi, çoğu zaman yalnızdır. Bugün bile düşünürler, akademisyenler ve gazeteciler baskı, sansür ve linçle karşı karşıya kalıyor.

Bu refleks yalnızca sosyolojik değil, aynı zamanda psikolojik bir savunmadır. Psikanalitik açıdan hakikate duyulan tepki, bireyin kendi iç çatışmalarına aynayla bakma korkusudur. Freud’un bastırma mekanizması ya da Lacan’ın “gerçek” kavramı düşünüldüğünde, hakikatle yüzleşmenin bireyde yaratabileceği şok daha iyi anlaşılır.


Peki, Neden Yine de Hakikat?

Çünkü hakikat olmadan özgürlük olamaz. Yalanlar çürür, ama hakikat zamanla parlar. İnsan, yalnızca biyolojik bir varlık değil; anlam arayan bir bilinçtir. Ve bu anlam, hakikatin peşinden gitmeden bulunamaz.

Felsefe bu yüzden hayati önemdedir. O, yalnızca düşünmeyi değil; düşüncenin sonuçlarına katlanmayı da öğretir. Nietzsche boşuna dememiştir: “Hakikat, insana tahammül edilmez gelir.” Ama hakikate tahammül, insan olmanın onurudur.


Son Söz: Gerçeğin Bedeli Vardır

Felsefe ile Hakikat Arasındaki Derin Bağ

Felsefe, hakikatin en eski ve en sadık yoldaşıdır. Felsefe hakikati yalnızca aramaz; onun dilini kurar, yöntemini tartışır, sınırlarını çizer ve bedelini göze alır. Bir filozof için hakikat, elde edilen bir sonuç değil, sürdürülen bir çabadır. Hakikat ne sadece bilimsel veridir, ne de soyut bir idealdir; o, varlıkla yüzleşmenin, bilincin kendiyle dürüstleşmesinin adıdır. Bu yüzden felsefe, hakikati konjonktürel çıkarlardan, iktidarın manipülasyonlarından ve bireysel arzuların çarpıtmalarından arındırmak için vardır.

Hakikatin değeri, onun kolay ulaşılabilirliğinde değil; ona rağmen yürünebilen yolda yatar. Felsefe, bu yolu adımlayanların direncidir. Hakikatin yükü ağırdır; ama felsefe, o yükü omuzlayan insanın yürüyüşüdür.

Hakikat her zaman hoş değildir. Ancak onsuz hiçbir şey kalıcı değildir. Gerçek filozof, yalnızca düşünen değil; düşüncesi uğruna yalnız kalmayı göze alandır. Camus’nün dediği gibi, “İsyan eden insan, ilk olarak yalanı reddeder.”

Bugün hakikati dile getiren bir ses duyarsanız, onu susturmaya değil, dinlemeye çalışın. Çünkü hakikatin bastırıldığı yerde yalnızca yankılar kalır; anlam değil.

Ve unutmayın:

  • Sorgulamayan kişi, özgür değildir.
  • Konfor, hakikatin doğal düşmanıdır.
  • Felsefe, gerçeğin uykusunu böler.

Bir gün değil, her gün hakikati savunun. Çünkü bazı gerçekler sadece cesaretle söylenebilir.

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir