Ignore It/Görmezden Gel
DİSİPLİNLİ BİR TEPKİSİZLİĞİN ARDINDA NE VAR?
Mormonizm üzerine yaptığım doktora araştırmam sırasında karşılaştığım bir gözlem, yalnızca Mormon cemaatine dair değil, aynı zamanda modern demokrasilerdeki ifade özgürlüğü ve kolektif davranış kalıplarına dair düşüncelerimi de derinlemesine sorgulamama yol açtı.
Salt Lake City’de her yıl gerçekleştirilen ve on binlerce Mormon’un katıldığı “Genel Konferans” günüydü. Yoğun kalabalık arasında dikkat çeken bir protestocu, elinde şu ifadeyi taşıyan bir pankart tutuyordu:
“Joseph Smith is a son of b…” Diğer bir deyişle Mormonizmin kurucusuna küfür ediyordu.
Peki! Genel Konferansa katılmak için yürüyen kalabalığın tepkisi ne oldu?
- Hiçbir fiziksel veya sözel tepki gözlenmedi.
- Hiç kimse durmadı.
- Hiç kimse göz teması kurmadı.
- Yalnızca yürüyüş devam etti.
Bu durum karşısında Mormon bir katılımcıya yönelttiğim basit bir soru, konunun derinliğini açığa çıkardı:
“Bu nasıl mümkün olabiliyor?” Zira küfür edilen Joseph Smith Mormon toplumunun ilk lideri ve onların inancına göre peygamberiydi.
Bu arkadaşım, Mormonların bu tepkisizliğini maddeler halinde şöyle anlattı:
1. “IGNORE IT” STRATEJİSİ: PASİF DİRENİŞİN KOLEKTİF FORMÜLÜ
Topluluk içinde oldukça yaygın olan bu davranış kalıbı, üç temel ilkeden oluşur:
- Tepki vermemek
- Görmezden gelmek
- Meşrulaştırmamak
Bu yaklaşımın işlevselliği birkaç katmanda açığa çıkar:
- Provokasyon amacı güden protestocu, beklediği karşılığı alamaz.
- Kalabalık, bireysel tepkinin ötesinde, kolektif bir irade sergiler.
- Medyatik değeri olan bir çatışma sahnesi üretilmez.
Bu yönüyle “ignore it”, yalnızca bir savunma refleksi değil, bilinçli bir iletişimsel stratejidir.
2. AMERİKAN ANAYASASI BAĞLAMINDA ÖZGÜRLÜK VE TEPKİ
Tepki verilerek sonuçlanan bazı trajik örnekler, Mormonların benimsediği sessizlik stratejisinin neden bu kadar dikkatle uygulandığını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir:
- Charlottesville Olayı (2017): “Unite the Right” adlı aşırı sağcı mitinge karşı çıkan bir grup göstericiyle çıkan çatışmada birçok insan yaralandı, bir kadın hayatını kaybetti. Fiziksel tepki ortamı, ölümcül şiddeti beraberinde getirdi.
- Berkeley Kampüsü Şiddet Olayları (2017): Aşırı sağcı konuşmacılara yönelik tepkiler sonucunda protestolar şiddete dönüştü ve polis müdahalesiyle bastırılmak zorunda kalındı. Protestolarda birçok insan yaralandı ve öldü. Düşünsel karşı duruşun yerini fiziksel şiddet aldı.
- Capitol Baskını (2021): ABD Kongresi’ne yapılan baskında, karşılıklı provokasyonlar ve radikal tepkiler sonucu 5 kişi yaşamını yitirdi. Duygusal tepkilerle körüklenen topluluk davranışları, demokrasinin temellerini sarstı.
Bu olaylar, ifade özgürlüğü sınırlarında verilen her tepkinin toplumsal barışı korumadığını; bazen tersine daha fazla şiddeti çağırdığını göstermektedir.
ABD Anayasası’nın Birinci Değişiklik Maddesi (First Amendment), nefret söylemi de dahil olmak üzere geniş bir ifade özgürlüğü alanı tanır. Bu durum, hukuken müdahale edilemeyecek pek çok provokatif eylemi de kapsar.
Westboro Baptist Kilisesi gibi radikal yapılar, asker cenazelerinde dahi protesto hakkına sahiptir.
Mormonların tarihsel deneyimi, bu özgürlük çerçevesinin tuzaklarına karşı uyanık olmalarını sağlamıştır:
“Tepki verirsen, seni değil protestocuyu haklı çıkarırlar.”
Bu tür stratejik sessizlik, hukuki bağlamın medya temsilleriyle birleşiminden doğan kültürel sonuçlara karşı savunma üretir.
3. TEPKİSİZLİĞİN PSİKOLOJİK DİNAMİĞİ
- Tepkisizlik, protestocunun hedeflediği kamusal etkiyi geçersizleştirir.
- Grup içi kontrol ve normatif aidiyet duygusu güçlenir.
- Protesto, medya açısından görünmezleşir.
Buradaki “sessizlik”, edilgen bir davranış değil, bir tür davranışsal sansürdür. Mormon topluluğu, kendi sınırlarını dış provokasyon karşısında yeniden üretir.
Topluluğun bu stratejisi aynı zamanda bireyler üzerinde de dönüştürücü bir etki yaratır: Sabır, duygusal soğukkanlılık ve kolektif bilinç zamanla bir karakter özelliği hâline gelir.
4. “YÜKSEK SES” OLARAK SESSİZLİK
Bu vaka iki temel kavrayış üretir:
- Güç, tepki kontrolüyle ölçülür.
- Özgürlük, rahatsız edici fikirleri bastırmak değil, onları tolere edebilme kapasitesidir.
Sessizlik burada teslimiyet değil, yönlendirilmiş bir eylemsizliktir. Stratejik sessizlik, kontrolü ele almanın ve çatışmayı çerçeve dışına itmenin bir yoludur.
SORU: SİZ BU DURUMDA NASIL DAVRANIRDINIZ?
Topluluğun stratejisine katılır mıydınız, yoksa bireysel tepki verme ihtiyacı mı hissederdiniz?
ARAÇ KUTUSU: “IGNORE IT” NASIL UYGULANIR?
- Duygusal tepkini tanı, ama yönlendir.
- Göz teması kurmaktan kaçın.
- Fiziksel teması azalt.
- İçsel söylem geliştir: “Bu kişi amacına ulaşmayacak.”
- Olay sonrası düşünsel soğuma sürecine zaman tanı.
SONUÇ
Tepkisizlik bazen edilgenlik değil, en yüksek bilinç düzeyinde bir politik duruştur. Amerikan stratejisi, modern dünyada görgü, tahammül ve direniş kavramlarını yeniden düşünmemizi sağlıyor. Mücadelelerin dışına çıkarak yeni bir direnç biçimi sunuyor.
Bir yanıt yazın