Anonim

Hakikat Korkutur: Neden Doğrulara Katlanamıyoruz?

Sokakta, mecliste ya da üniversite amfisinde... Hakikat konuşulduğunda neden huzursuzluk duyarız? Oysa her birimiz, doğruyu duymak istediğimizi dile getiririz. Ancak biri hakikati yüzümüze çarptığında, çoğu zaman ya sessizleşiriz ya da karşı çıkarız. Çünkü hakikat, inşa ettiğimiz sahte huzurun kâbusudur. Tarih boyunca hakikatin peşinden koşanlar ya sürgün edildi ya da susturuldu. Sokrates’ten Galileo’ya, Noam Chomsky’den günümüz...

Takiyye, Zalimin Silahı mı, yoksa Mazlumun Kalkanı mı?

Bin Yıllık Bir Maskenin Hikâyesi Bir adam düşünün… Camiye gidiyor, beş vakit namaz kılıyor, hutbede Sünnî halifenin adını duyunca başını eğiyor. Fakat gece olup kapısını kapattığında, ailesiyle birlikte gizlice Şiî duası okuyor. Çocuklarına, “Gündüz Sünnî gibi davran, ama kalbinde Ali’yi unutma” diyor. Bir yandan yaşadığı toplumun dinine uyum sağlıyor; diğer yandan inancını korumaya çalışıyor. Bu adamın yaptığına,...

İktidarın Gölge Mimarisi: Nizamülmülk’ün Siyasetnamesi’nde Bilgi, Denetim ve Meşruiyet

"Büyük hükümdar, 500 fersah ötede bir tavuğun gasp edildiğini bile bilmelidir." Bu veciz söz, 11. yüzyıl Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün siyasal epistemolojisinin temel dayanağını gözler önüne serer: Devletin bekası, yönetenin bilgiye ulaşma kapasitesiyle doğru orantılıdır. Bu bakış açısı, onun Siyasetname adlı eserinde şekillendirdiği yönetim paradigmasında açıkça ortaya konur. Bugünün hiper-teknolojik çağında, istihbarat; uydu sistemleri, büyük veri algoritmaları ve...

İbni Rüşd Rasyonalizmi: Ortaçağ’dan Moderniteye Felsefî Bir Yolculuk

İbn Rüşd ve Aklın Kudreti: Ortaçağ Rasyonalizminin Yapısökümü ve Batı Epistemolojisine Yansımaları İbn Rüşd (Averroes), 12. yüzyıl Endülüs’ünün entelektüel ikliminde yetişmiş, yalnızca İslam dünyası için değil, Batı düşünce geleneği açısından da paradigmatik bir figür olarak öne çıkmıştır. Aristo’nun sistematik düşüncesini İslami bağlamda yeniden yorumlayarak, akıl ile vahiy arasında mümkün olan bir birlikteliğin zemininin kurulabileceğini savunmuştur. Bu...

KANT’IN “MIŞ GİBİ” AHLAKI

Immanuel Kant, modern ahlakın temellerini atarken radikal bir hamle yaptı: "Tanrı'yı bilinemez ilan etti, ancak ahlak için 'varmış gibi' davranmayı önerdi." Peki bu paradoksal felsefe nasıl işliyor?

Tanrı Bilinemez, Ama Ahlak için Varsayılır

Kant'a göre Tanrı'nın varlığı ne akılla kanıtlanabilir ne de reddedilebilir. Ancak pratik akıl, "adaletin sağlanması" için Tanrı'yı bir varsayım olarak kabul etmelidir. Yani: Teoride: Tanrı yokmuş gibi düşünürsünüz (çünkü bilinemez). Pratikte: Ahlak için...

Kant Tanrı’ya İnanıyor muydu?

Özetle söyleyeyim: Kant, klasik anlamda "kanıtlanabilir bir Tanrı" anlayışına karşıdır. Tanrı'nın varlığını teorik akılla ispatlamanın imkânsız olduğunu söyler (bu, Saf Aklın Eleştirisi'nde açıkça yazılıdır). Fakat ahlâkî gerekçelerle Tanrı'ya inanılması gerektiğini savunur (Pratik Aklın Eleştirisi'nde).

Detaylı açıklama:

Saf Akıl (Teorik Akıl) Açısından:Kant’a göre insan aklı, Tanrı'nın varlığını ne ispatlayabilir ne de çürütebilir.→ Yani: Saf akıl, Tanrı'nın varlığını bilmez; çünkü bu...

İslam Dünyasında Haşhaşilere Yönelik Eleştiriler 

Nizari İsmaililer... Adını duyanlar ya Alamut Kalesi’ni ya da Hasan Sabbah’ı hatırlar. Peki ya onları bu kadar tehlikeli görenler kimdi? Bu yazıda, İslam dünyasının en tartışmalı gruplarından biri olan Nizarilere karşı yükselen öfke dalgasını, hem siyasi hem de dini düzlemde inceleyeceğiz.

Gazali: Kaleminden Ateş Saçan Bir Düşünür

İslam düşünce tarihinin en keskin kalemlerinden biri olan Gazali,...

Gazali’nin Haşhaşilikle Mücadelesi: Masum İmam/Ayetullah/Hocaefendi Doktrininin Tehlikeli Siyasal Kodları

Gazâlî’nin Bâtınîliğe yönelttiği eleştiriler, yalnızca itikadî farklılıkları değil, İslam düşünce sisteminde bilginin üretimi, aktarımı ve siyasal otoriteyle ilişkisini de kapsayan çok boyutlu bir sorgulamadır. Özellikle “masum imam” doktrini etrafında şekillenen Bâtınî düşünce, Gazâlî tarafından teolojik sapma, epistemolojik istibdat ve siyasal meşruiyet krizi olarak değerlendirilmiştir. Bu metinde, Gazâlî’nin eleştirilerinin ana temaları, onun Sünnî gelenek çerçevesinde...

Gazâlî’nin Şüphecilik Dönemi ve Bilgi Arayışı

Gazâlî'nin şüphecilik dönemi, İslam dünyasında felsefenin gelişimi açısından önemli bir inceleme alanıdır ve onun bu süreçteki düşünceleri, özellikle otobiyografik eseri olan Dalâletten Hidayete (el-Münkız Mine’d-Dalâl) ile anlaşılabilir hale gelir. Bu eseri inceleyerek Gazâlî'nin hakikat arayışını daha iyi anlamak mümkündür. Gazâlî, eserine "din kardeşi" olarak nitelendirdiği bir kimseye, hakikat yolculuğunda neler keşfettiğini anlatacağını belirterek başlar. Gençlik...

İbni Arabi: Fususu’l-Hikem

Muhyiddin İbn-i Arabi: Tasavvufun Felsefi Derinliklerine Bir Yolculuk İbn-i Arabi'nin Yolculuğu ve Mirası İbn-i Arabi, Endülüs'ün entelektüel ve fikrî ortamında yetişmiş, daha genç yaşlardan itibaren büyük alim ve düşünürlerle tanışma imkânı bulmuştur. Endülüs, o dönemde İslam dünyasının en ileri seviyede bilim, felsefe ve tasavvuf faaliyetlerine sahne olan coğrafyalarından biriydi. İbn-i Arabi, bu ortamda yetişirken özellikle matematik, astronomi...