İslam Dünyasında Haşhaşilere Yönelik Eleştiriler 

İslam Dünyasında Haşhaşilere Yönelik Eleştiriler 

Nizari İsmaililer… Adını duyanlar ya Alamut Kalesi’ni ya da Hasan Sabbah’ı hatırlar. Peki ya onları bu kadar tehlikeli görenler kimdi? Bu yazıda, İslam dünyasının en tartışmalı gruplarından biri olan Nizarilere karşı yükselen öfke dalgasını, hem siyasi hem de dini düzlemde inceleyeceğiz.

Gazali: Kaleminden Ateş Saçan Bir Düşünür

İslam düşünce tarihinin en keskin kalemlerinden biri olan Gazali, Nizari İsmailileri hedef alan yazılarıyla adeta bir savaş başlattı. “el-Mustazhiri” ve “Kavasimül Batıniyye” gibi eserlerinde, onları dinden uzaklaşmakla, hatta ateizme varan bir sapkınlıkla suçladı. Gazali’nin yazdıkları sadece düşünce dünyasında yankılanmadı; Selçuklu yönetimi bu söylemleri gerekçe göstererek Nizari merkezlerine operasyonlar düzenledi.

Şii Dünyasından da Tepki: Kazvini Razi’nin Sert Sözleri

Nizari İsmaililer yalnızca Sünniler tarafından değil, bazı Şii çevrelerce de tepkiyle karşılandı. 12. yüzyıl Şii âlimlerinden Abdülcelil Kazvini Razi, “Kitabü’n-Nakd” adlı eserinde Nizarileri “kâfirlerden daha kötü” olarak nitelendirdi. Kendi içinden çıkan bir mezhebe bu kadar ağır eleştiriler yöneltilmesi, mezhep içi gerilimin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Nizamülmülk: Devletin Bekası İçin Kaleme Sarılan Vezir

Selçuklu Veziri Nizamülmülk ise daha netti: Ona göre Nizariler, devleti içeriden çökertmek isteyen gizli bir tehdit oluşturuyordu. “Siyasetname” adlı eserinde, bu grubun İslam’ın özüne zarar verdiğini ve halkın kutsal değerlerini hedef aldığını vurguladı. Bu ifadeler, devletin güvenlik politikalarına doğrudan yön verdi.

Bağdadi: Müslüman Düşünürlerden En Ağırı

Abbasi kelamcısı Bağdadi’nin değerlendirmeleri ise adeta noktayı koydu: “Bâtıniyye’nin İslam’a verdiği zarar, Yahudilerden, Hristiyanlardan ve Zerdüştlerden fazladır.” Bu kadar net, bu kadar ağır. Bağdadi’nin sözleri, Nizari karşıtı literatürün en sert örneklerinden biri olarak tarihe geçti.

Saraya Kadar Sızan Tehlike

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın sarayına kadar sızan bir Bâtınî kâtibin ortaya çıkması, devletin tehlikenin büyüklüğünü daha iyi kavramasını sağladı. Sultan, bu olayı basit bir personel hatası olarak görmedi. “Suç bu adamda değil, onu oraya getiren Erdem’de” dedi. Ve ekledi: “At kılı tek başına kopar ama bir araya gelirse kopmaz.”

Son Söz: Bir Mezhebin Gölgesinde Kalanlar

Bugün Nizari İsmaililer, tarih kitaplarında çoğunlukla bu polemiklerin gölgesinde anılıyor. Oysa bu tartışmalar, sadece bir mezhep çekişmesi değil; inançla siyasetin, fikirle güç mücadelesinin iç içe geçtiği bir tabloyu resmediyor. Kimin haklı olduğu ayrı mesele; ama tarihin bu bölümünde kalemler en az kılıçlar kadar keskinmiş, orası kesin.

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir