Kadın ve Çalışma Hayatı
Pazar, 31 Mart 2013 22:44 Necip Fazıl İzlenimler: 3125
Türkiye kadınların çalışma hayatı içinde yer alması konusunda dünya sıralamasında maalesef hiç ileride değil. İleride olduğumuz belli noktalar var. Profesyonel yaşamda, kamu sektöründe çalışan kadınlar var. Fakat dünya ile kıyaslanmayacak kadar düşük oranlardalar. Bugün dünya çapında şirketlerin genel müdürlük ve üst düzey yöneticilerine baktığımızda birçok kadının var olduğunu görürüz. Hatta CIA’de bile üst düzey kadın yöneticiler çalışmaktadır. Türkiye’de de kadına fırsat verilmiş olsa belki de onlar da üst düzey noktalara gelecekler. Türkiye’deki zihniyet şu; kadının evinde oturup çocuğuna bakması gerektiğini düşünen “ben karımı çalıştırmam abi” zihniyeti. Öncelikle bunun değişmesi lazım.
Kadının çalışması sadece para kazanma meselesi de değildir. Bilgi değerleniyor, kişisel potansiyel ortaya konuluyor, bazı kadınlar birçok erkekten daha akıllı ve daha zeki olabiliyor. Erkek çalışıyor diye kadının oturması gerektiğine dair bir zorunluluk da yoktur. Ayrıca akıllı bir erkek, eğer karısında böyle bir potansiyel görmüşse ki çoğunlukla vardır, karısını çalıştırır. Dolayısıyla aile daha zengin olur. Bir maaş yerine iki maaş girer, çocuklar daha iyi okullarda okur.Bütün kadınların çalışmasına imkan sağlansa ülke bugünkü konumundan iki kat daha fazla zengin olur.
Nitekim şu anda Türkiye’de girişimcilerin %92-93’ü erkek. Girişimci potansiyeli taşıyan bir kadın ise ya anne-babası izin vermediği için evde oturmak zorunda, ya da kocası çocuklarına bak dediği için evde oturmak zorunda kalıyor. Bazıları da okuma yazma bilmiyor veya başlangıç sermayesini nasıl bulacağını bilmiyor. Bütün bu olumsuzlukları aşmış, fikri var uygulamaya hazır, ama sermayesi yok, bankaya gidiyor ama para alamıyor. Çünkü kadınlar bankaya gittiği zaman bir teminat isteniyor. Peki bugün bankaya teminat olarak gösterilebilecek malların kaçta kaçı kadınların üzerinedir hiç düşündünüz mü? Yalnızca % 9. En son bankadan da geri dönecektir.
Dolayısıyla kadınları birçok noktada engelleyen faktörler var. Okuma-yazma bilme oranları düşük, çalışma hayatına katılma oranları düşük, paraya ulaşma imkanları düşük. Bu da doğal olarak kadınların Sivil toplum örgütlerine (STK) katılımlarının da önüne geçiyor. Bu sadece Türkiye için geçerli değil, bütün dünyada böyle. Dünya bu eşitsizliği fark ettiği için bir takım önlemler almaya başlamış bulunuyor.
Halbuki toplumu erkek ve kadın birlikte oluşturur. Kadınların aile içinde çok önemli etkileri ve tasarrufları bulunmaktadır. Aslında deyim yerindeyse aileyi kadın çekip çevirir. Zaten kadının fıtratında da böyle bir yetenek var. O halde şu sorunun cevabının bulunması gerekiyor. Toplumu ekonomik ve sosyal açıdan etkileyecek ve yönlendirecek kişilerin içinde erkekler kadar kadınlar neden temsil edilemiyor?
Not: Bu yazı makale, köşe yazısı vs. gibi akademik bir yazı değildir. Sadece ders notu olarak kullanılmaktadır..
Son Güncelleme: Perşembe, 14 Nisan 2022 11:55
Bir yanıt yazın