İmam Gazâlî’nin Te’vil Anlayışı: Şer‘î Sınır ile Bâtınî Keyfîlik Arasında Epistemolojik Bir Gerilim

İmam Gazâlî’nin Te’vil Anlayışı: Şer‘î Sınır ile Bâtınî Keyfîlik Arasında Epistemolojik Bir Gerilim

Klasik İslâmî düşünce geleneğinde te’vil, nassların derunî anlamlarını kavrama çabası olarak meşru bir yöntem olarak kabul edilmiştir. Ancak bu yöntemin sınırları, her dönemde metodolojik ve itikadî tartışmalara konu olmuştur. İmam Gazâlî (ö. 1111), el-Mustazhirî risalesinde Nizârî İsmâilîlerin bâtınî te’vil anlayışını eleştirerek, Sünnî gelenekte kabul gören sınırlandırılmış ve delile dayalı yorum modelini teorik olarak temellendirir.

I. Meşru Te’vilin Epistemolojik ve Şer‘î Ölçütleri

Gazâlî’ye göre te’vil mutlak biçimde reddedilmemeli; ancak onun geçerliliği belirli epistemik ve şer‘î ölçütlerle sınırlandırılmalıdır:

1. Zâhir Anlamın İptal Edilemezliği

Kur’ân’daki lafzî/zâhirî anlamlar, te’vil için bir önkoşuldur ve keyfî yorumlarla aşılmamalıdır. Gazâlî, “Zâhir, kabuk değil; hakikatin kendisidir” diyerek literal okumanın önceliğini vurgular. Örneğin, “Namaz kılın” (Bakara 2:43) ayeti, sembolik değil, doğrudan uygulanması gereken bir ibadet emridir.

2. Dilsel, Sünnî ve Aklî Tutarlılık

Te’vil, Arap dilinin kurallarıyla, Sünnet ve icmâ ile çelişmemeli; epistemolojik geçerlilik için aynı zamanda aklî tutarlılık taşımalıdır. Gazâlî’ye göre “te’vil, lafzın işaret ettiği anlamı silmek değil; onu katmanlandırmak ve derinleştirmektir.”

3. Yorumsal Keyfîliğe Karşı Tedbir

Masum imam öğretisi etrafında şekillenen bâtınî yorum anlayışı, Kur’ân’ın herkes için açık olan yönlerini yalnızca bir zümrenin yorumlayabileceği iddiasına dönüştürür. Gazâlî’ye göre bu yaklaşım, anlam çoğulluğunun sınırlarını aşarak epistemolojik karmaşa ve teolojik parçalanmaya neden olur.

II. Bâtınîlik ile Sünnîlik Arasındaki Yorum Paradigması Ayrımı

Aşağıdaki tabloda, Gazâlî’nin eleştirilerinden yola çıkarak İsmâilî bâtınîlik ile Sünnî tefsir anlayışı arasındaki temel farklar gösterilmiştir:

KriterSünnî Paradigma (Gazâlî)Bâtınî İsmâilî Paradigma
Metin AnlayışıZâhir ve bâtın birbirini tamamlarZâhir geçici, bâtın nihai hakikattir
Bilgi KaynağıKur’ân + Sünnet + Akıl + İcmâYalnızca masum imamın yorumu
Te’vilin İşleviZâhiri yıkmaz, derinleştirirZâhiri hükümleri geçersiz kılabilir
Siyasî TezahürŞûraya dayalı kolektif yapıMutlak imam otoritesi; siyasî meşrulaştırma

III. Te’vilin Araçsallaştırılması: Gazâlî’nin Fitne Uyarısı

Gazâlî, özellikle bâtınî çevrelerde te’vilin dinin asliyetine zarar verecek şekilde araçsallaştırıldığına dikkat çeker:

  • Teolojik Tekelleşme: Ayetlerin anlamının yalnızca “masum imam” tarafından bilinebileceği iddiası, dinî bilgi üretimini kapalı bir kast sistemine dönüştürür.
  • Toplumsal Çözülme: Her bireyin te’vili mutlaklaştırması, ümmet içi epistemolojik bölünmeyi doğurur.
  • Siyasî Manipülasyon: Selçuklu dönemi bağlamında, Hasan Sabbâh liderliğindeki suikast eylemleri, Kur’ân’daki “cihad” kavramı üzerinden te’vil edilerek meşrulaştırılmıştır.

IV. Günümüz Perspektifi: Modern Bâtınîlik Biçimleri

Gazâlî’nin te’vil konusundaki eleştirileri günümüz dinî ve siyasî düşüncesi açısından da uyarıcı mahiyet taşımaktadır:

  • Selefî ya da radikal akımlar, metni literal ve bağlamsız okurken; karşı kutupta postmodern yorumlar metni aşırı göreceliğe indirger.
  • Karizmatik liderliğe dayalı tarikat ve cemaat yapılarında “din adamı”, neredeyse “masum imam” gibi konumlandırılır.

“Hakikat, lafzın ötesinde aranabilir; ancak bu arayış, nassı yok sayarak değil, onun sınırlarını ihlâl etmeden yapılmalıdır.” – Gazâlî

Sonuç

Gazâlî’nin te’vil yaklaşımı, zâhir ile bâtın ilişkisini göz ardı etmeksizin, nassların anlam derinliğini keyfîliğe kapı aralamadan yorumlamaya imkân tanır. Bu metodoloji, hem geleneksel ilmî disipline hem de güncel epistemolojik sorgulamalara karşı dengeli ve tutarlı bir yaklaşım önerir.

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir