Tıbb-ı Nebevi Kongresinin Ardından
Pazar, 13 Temmuz 2014 00:10 Prof. Dr. Seyyit Mehmet Şen İzlenimler: 4948
Hz. Muhammed’i Tanıtma Derneği’nin(MUHDER) organizasyonuyla 24-25 Haziran tarihlerinde Ankara İlci Otelde 1.TIBBI NEVEBİ KONGRESİ gerçekleştirildi.
Mesleğim gereği yurt içinde ve yurt dışında birçok bilimsel kongreye katıldım…
Şunu baştan belirteyim ki, 1.Tıbbı Nebevi Kongresi gibi, dinleyicilerin salonları tamamen doldurduğunu, kimi dinleyicilerin kongreyi ayakta takip etmek zorunda kaldığını, uzayan oturumlara rağmen, dinleyicilerin salonlardan ayrılmadıklarını, kongreye sadece dinleyici olarak katılabilmek için değişik illerimizden gelenlerin olduğunu ilk kez gördüm…
Bu durum şüphesiz ki, sunulan tebliğlerin bilimsel içeriklerinden daha çok konunun O Güzel Nebi(sav) ile ilgili olmasındandı…
Evet, bu bereket O Güzel Nebi’nin(sav) bereketiydi…
Çünkü O Güzel Nebi(sav) bu dünyaya bir bereket gibi gelmiş ve bu dünyadan bir bereket gibi gitmişti…
Bunun için olmalıydı ki, O Güzel Nebi’nin(sav) gelişi de baharda, gidişi de bahardaydı…
O Güzel Nebi(sav) bu gelişi ve gidişiyle adeta diyordu ki…
Ben size baharı yaşatmak için geldim ve size yaza yakın bir bahar iklimi bırakarak gidiyorum…
Evet, işte bu bereketle, yazın hemen ilk günlerinde gerçekleştirilen bu kongreye, seyirciler de olduğu gibi akademisyenler açısından da rağbet her yönüyle fazlaydı…
Türkiye’mizin Ankara’ya uzak illerinden değişik bilim dallarındaki (ilahiyat, tıp, ziraat, sosyal bilim dalları vs) akademisyenler geldiği gibi, ülke dışından da kongreye tebliğ ile katılan akademisyenler vardı…
Bu kongreyi her yönüyle zenginleştirmiş oldu…
Bu kongre bir ilkti; bu bakımdan kongreye gelenlerin bazıları istediklerini bulamamış olabilirler…
Zaten hiçbir kongre dinleyicisine istediği her şeyi vermez.
Vermiş olsa ikincisini üçüncüsünü yapmaya gerek kalmazdı.
Bilindiği gibi değişik alanlarda yapılan birçok kongre, başlarındaki sıralama rakamı değişerek tekrarlanır.
İnşallah ilki gerçekleştirilen 1.Tıbbı Nebevi Kongresi de, önündeki sayı değişerek yapılmaya devam edecek…
Benim bu ve benzeri kongrelerden asıl beklediğim, geçmiş milletlerin tıbbi birikimlerinin, Allah Resulü bunları tedavide kullanmış diyerek, bu zamana taşınması değil; O Güzel Nebi’den(sav) bize kadar gelenlerin arasında vahye dayalı bir tıbbın olup olmadığıdır…
Örneğin…
Allah Resul’ünün çörek otuyla ilgili söyledikleri çok meşhurdur…
“Şu çörek otunu kullanmaya devam edin, çünkü onda ölümden başka her hastalığa şifa vardır”
“Muhakkak ki kara habbede(çörek otu) samdan(ölüm) başka her derde bir şifa vardır.”
“Ya Alî! Yemeklere çörek otu koy; o, ölüm hâriç her derde devadır.”
İşte Tıbbı Nebeviye ilgi duyan bilim adamlarının O Güzel Nebi’nin(sav) çörek otuyla ilgili söylemindeki tabir yerindeyse bu ısrarının hikmetini araştırmaları lazım…
Oysa bugünkü bilimsel verilere göre çörek otunun genel kimyasal yapısı içinde çok dikkat çekici bir durum görünmemektedir.
Çizelgede, çörek otunun 100 gramında bulunan temel gıda maddeleri verilmiştir.
Karbonhidrat | 49.90 g | %38(*) |
Protein | 19.77 g | %35 |
Toplam yağ | 14.59 g | %48 |
Kolesterol | 0 mg | %0 |
Diyet lifi | 38 g | %100 |
(*) Yüzde miktarları yetişmiş bir insanın günlük ihtiyacını karşıladığı oranları gösterir.
Çörek otu esas olarak bir tohum olduğu için, beklenildiği gibi, temel gıda maddeleri bakımından zengindir.
Bu zenginliği diğer bitki tohumlarında ve özellikle meyve olarak yediğimiz tohumlarda (ceviz, badem, fındık, Antep fıstığı, Çam fıstığı, yer fıstığı vs) fazlasıyla görebiliriz…
Çörek otunun kimyasal yapısına biraz daha ayrıntılı baktığımızda da, görünen/bilinen haliyle bir fevkaladelik göremeyiz.
Fakat çörek otunu diğer gıda maddelerinden ayıran çok önemli bir özelliği de söylemeden geçemeyiz.
O da, çörek otunun 100 gramında 38 gram diyet lifinin bulunmasıdır.
Bu oranda bir diyet lifini, bildiğim kadarıyla, hiçbir gıda maddesinde bulamayız.
Çizelgede görüldüğü gibi, 100 gram çörek otu yendiğinde yetişkin bir insanın günlük diyet lifi ihtiyacının tamamı karşılanmaktadır.
Sanırım O Güzel Nebi’nin çörek otu üzerinde ısrarla durmasının nedenlerinden birisi bu olabilir.
Bilindiği gibi, sağlıklı beslenme için, kabızlık olmadan sağlıklı boşaltım çok önemlidir.
Çünkü kabızlık birçok hastalığa yol açabilecek bir ortam oluşturur…
Kabızlığın çaresi ise diyet lifidir.
Özellikle çok sıcak iklimlerde, vücuttan, dolayısıyla barsaklardan su kaybedildiği içinsağlığı tehdit eden kabızlıkla sıkça karşılaşılacaktır.
İşte bunun için Tıbbı Nebevi konusuna eğilen bilim insanlarımızın, özellikle ziraatçıların ve tıpçıların, O Güzel Nebi’nin çörek otuyla ilgili söylemindeki ısrarın üzerinde dikkatle durmaları gerekir.
Çünkü O Güzel Nebi’nin(sav) bir iki gıda maddesi dışında, ısrarcı olduğu pek fazla gıda maddesi yoktur.
Bilindiği gibi, değişik kaynaklarda Hz. Âdem’in şahsında halifeliğin insana verilmesinin nedeni olarak, onun meleklere karşı yaptığı sınavda eşyanın isimlerini bilmesi yani ilmi gösterilir.
“Allah Âdem’e bütün isimleri, öğretti.
Sonra onları önce meleklere arz edip:
Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.” (2/31)
Evet, Hz. Âdem meleklerle yapılan sınavda sadece eşyanın isimlerini bilmekle halife olurken…
O Güzel Nebi’nin ilimle ilgili talebi:
“Ya Rab! Bana eşyanın hakikatini öğret”
Ya da:
“Ya Rab! Bana eşyayı olduğu gibi göster” şeklindedir.
İşte ben kendi şahsıma, Tıbbı Nebevi konusuna bu şekilde yaklaşılması gerektiği kanısındayım.
Yani O Güzel Nebi’nin(sav) söylemlerindeki vahyi hakikati yakalamak…
Tıpkı bal ile ilgili bir tedavi usulünde, tedavi sonuç vermediği halde, ısrarcı oluşu gibi…
Ve ısrarcı olduğunda da söylediği söz çok dikkat çekicidir:
“Allah’ın sözü doğrudur, kardeşinin karnı yalan söylemiştir.
Bal şerbeti içir” dedi.
O kimse tekrar bal şerbeti içirdi ve kardeşi iyileşti.
O Güzel Nebi(sav), dikkat edileceği gibi, “Allah’ın sözü doğrudur” buyurur.
İşte Tıbbı Nebevide vahyi hakikat dediğim şey budur.
Ve bu tür şeyler araştırılmalıdır.
*
Konferansı düzenleyen MUHDER’in yönetimine hem teşekkür ediyorum, hem de mükemmel organizasyondan ve hafta içinde bu kadar çok dinleyici topladıklarından dolayı kendilerini kutluyorum…
Kimleri mi?
Prof. Dr. İlhan Yıldız’ı,Prof. Dr. Filiz Avşar’ı, Danıştay Üyesi Nizamettin Kalaman’ı; Ankara Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı Fikri Karaca’yı, Dr. Osman Özcan’ı,Nezaket hanımı ve elbet kongre düzenleme komitesi başkanı Dr. Sara Davutoğlu’nu…
Son Güncelleme: Cuma, 18 Temmuz 2014 09:41
Bir yanıt yazın